İzmir Barosu’nun çağrısıyla bir araya gelen çeşitli kurum temsilcileri, geçtiğimiz Haziran ayında Harmandalı Geri Gönderme Merkezi'nde çıkan yangın sonucu yaşamını yitiren 21 yaşındaki Suriyeli mülteci Ahmed Maslem’i anmak ve son günlerde artan ırkçı paylaşım ve söylemleri kınamak için Harmandalı Geri Gönderme Merkezi önünde bir basın açıklaması düzenledi. İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel’in okuduğu açıklamaya ÇHD, ÖHD, Mülteci Medyası, Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi, İzmir Müzisyenler Derneği, Harmandalı Kültür Merkezi ve EŞİK de katıldı.
23 Haziran 2021 tarihinde Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’nde çıkan yangın sonucu 21 yaşındaki Suriyeli mülteci Ahmed Maslem hayatını kaybetmiş, resmi kurumlardan yapılan açıklamalarda ise olay, “intihar” vakası olarak nitelendirilmişti.
İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel tarafından okunan açıklama şöyle:
23.06.2021 tarihinde, İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezinde meydana gelen yangında hayatını kaybeden yabancı uyruklu Ahmed MASLAM ve bu çerçevede Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’nde yaşanan hak ihlallerini bir kez daha dile getirmek için toplanmış bulunmaktayız.
23.06.2021 tarihinde Geri Gönderme Merkezi’nde çıkan yangın olayından haberdar olur olmaz İzmir Barosu Göç ve İltica Komisyonu üyesi üç meslektaşımız ve sorumlu Yönetim Kurulu üyemiz Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’ne gelmişlerdir.
Kurumda, güvenlik girişinde 1.5 saat kadar bekletilen meslektaşlarımıza ilk aşamada gerekli bilgilendirmeler Kurum İdaresi tarafından yapılmamış ve meslektaşlarımız uzunca bir süre içeri alınmamıştır.
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığında Olay tarihinde nöbetçi olan Cumhuriyet savcısı ile güvenlik girişinde kısa bir görüşme gerçekleştirilmiş, sonrasında İzmir Valisinden konu hakkında bilgi alınmış, kendilerine soruşturmaya müdahil olunacağı bilgisi verilerek ertesi gün gerçekleştirilen otopsi işlemlerine İzmir Barosu olarak katılım sağlanmış, ölen kişinin yurt dışından gelen ailesine cenazenin teslim sürecine dair gerekli bilgilendirme yapılmıştır.
Geri Gönderme Merkezi’ndeki yangının neden çıktığı konusunda halen bir netlik bulunmamakta olup bu konuda birçok farklı sebep ileri sürülmüştür. Ne yazık ki Geri Gönderme Merkezi bu karmaşıklığı giderecek, inandırıcı hiçbir açıklama yapmamıştır. İzmir Valiliği 23.06.2021 tarihinde yapmış olduğu basın açıklamasında, elektrik hatlarının kısa devre yapması sonucunda uyuşturucu madde bulundurma ve resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçlarından hakkında işlem yapılan Suriye uyruklu yabancının vefat ettiğini ve bu kişinin odadan çıkma imkânı olduğu halde çıkmadığını, müteveffanın madde bağımlısı olması nedeniyle olayın intihar olabileceğini kamuoyuna duyurmuştur.
Olayın hemen ardından merkez boşaltılmış, sığınmacıların mevcut sıkıntılarına bir de avukatlarıyla kopan iletişimleri neticesinde adalete erişim sorunu eklenmiştir.
İzmir Barosu olarak yaptığımız araştırmada, ölen kişinin çocuk yaşta Türkiye’ye geldiği, refakatsiz çocuklardan olduğu, suça sürüklenen çocuk olarak hakkında adli bir suçtan işlem yapıldığı öğrenilmiştir.
Küçük, savunmasız bir çocuğun savaştan kaçış sürecini ve suça sürüklenmesini anlamak ve zamanında önlemek yerine, 21 yaşında hayatını kaybeden bu genç hakkında azılı bir suçlu ve madde bağımlısı imiş gibi açıklama yapmak en hafif tanımıyla ölen kişinin anısına saygısızlıktır.
Odadan çıkma imkanı olduğu halde çıkmadığı belirtilen kişinin oradan çıkarılmasına yönelik olarak neden müdahale edilmediği ya da edilemediği, madde bağımlısı olduğu açıklanan ölen kişinin ölüm anında madde kullanmış olup olmadığı, bu durumun ölümde etkisi bulunup bulunmadığı, madde kullanmış ise GGM de maddeye nasıl ulaşabildiği ve nihayet kapalı tutulma mekanında can güvenliğinden sorumlu olan idarenin kusurunun soruşturulup soruşturulmadığı gibi kritik sorular hala cevap beklemektedir.
Ülkemizde körüklenen ve bu nedenle giderek artan sığınmacı nefreti, medyada dolaşıma sokulan kirli bilgiler ve bu derece hassas bir konuyu yanlış bir biçimde politik söyleme dönüştüren siyasilerin açıklamaları sığınmacıların ülkemizde karşılaştığı ihlallerin temelini oluşturmaktadır.
Özellikle son dönemde konu ile ilgili olarak kabulü mümkün olmayan, insan hakları, mülteci hak ve hukukunun gerek sübjektif gerekse objektif değer ve sınırları ile bağdaşmayan açıklamalar yapılmaktadır.
Bu açıklamalar toplumsal barış ve hoşgörünün inşasını olumsuz etkilemekte ve toplumsal çatışma zeminini derinleştirmektedir.
İzmir Barosu olarak bir kez daha belirtmek isteriz ki, mültecilerin başta yaşam hakkı olmak üzere tüm temel hak ve özgürlükleri en az yurttaşlarınki kadar korunmak zorundadır. Bu hak ve özgürlüklerin korunması, siyasete malzeme yapılan sığınmacı karşıtı yaklaşımların ortadan kaldırılması, başta geri gönderme yasağı olmak üzere İltica hakkının uluslararası hukuka uygun şekilde işletilmesi için İzmir Barosu olarak dün olduğu gibi bugün de aynı kararlılıkla çalışmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.