3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününe ülkemiz görevini yapması engellenen gazeteciler, iktidarla ilişkisi alenileşmiş sermaye gruplarına ait medya kuruluşları, tekelleşmiş ve iktidar güdümüne girmiş haber ajansları ile her geçen gün daha da kötüye giden bir baskı ortamının gölgesinde girdi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü İndeksine göre Türkiye 2021 yılında basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke içinde 153. sıraya gerilemiş durumda. Bundan sadece 15 yıl önce ülkemizin aynı değerlendirmede 100. sırada oluşu basın özgürlüğü alanının geriye gidişinin açık göstergesi.
Yalnızca gazetecilik faaliyeti yaptığı için cezaevinde bulunan gazeteci sayısı bakımından Türkiye dünya tarafından baskıcı rejimler sınıfında sayılan Çin ve İran gibi ülkelerle birlikte anılıyor. Sosyal medya yasakları, internet sitelerinin keyfi şekilde erişime engellenmesi gibi konular ülke normali haline geldi.
Son olarak Anayasada, Basın Kanunu'nda ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde açık şekilde korunan basın özgürlüğü tek bir kişinin sözü ve yazılı emri ile genelgeler yoluyla ortadan kaldırılma çalışılıyor. Kamusal alanda toplumu bilgilendirme amaçlı gazetecilik faaliyeti kişisel veri ve özel hayatın gizliliği gerekçesi ile engelleniyor.
Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim, kamu mallarının adil kullanımı, ülkenin giderek büyüyen genç nüfusu başta olmak üzere tüm yurttaşlarının fikir ve ifade hürriyeti için basın özgürlüğü tartışılamaz bir gerekliliktir.
Özgür, bağımsız ve çoğulcu bir basın olmadan demokratik, eşitlikçi ve ekonomik olarak kalkınmış bir toplum yaratmak mümkün değildir.
Basının bağımsız, çok sesli ve özgür olduğu günlerin yakın olduğunun inancı ile başta basın emekçileri olmak üzere tüm yurttaşlarımızın Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutluyoruz.
İzmir Barosu Başkanlığı