İzmir Barosu tarafından 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun değişikliklerinin değerlendirildiği bir canlı yayın gerçekleştirildi.
İzmir Barosu Saymanı Av. Hüseyin Yıldız moderasyonunda gerçekleşen yayına Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muhammet Özekes ile Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez konuşmacı olarak katıldılar.
Yayının açılışında konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, “Medeni Usul Yasası’nın hazırlanmasında katkıları çok fazla olan, komisyonda görev almış iki hocamız bugün yasada yapılan değişikliklerin ne getirip ne götüreceği üzere çok değerli görüşlerini bizimle paylaşacaklar. Ben her ikisine de Baromuza verdikleri destek sebebiyle saygılarımı sunuyorum. Çok faydalı ve çok keyifli bir yayın olacağına, Türkiye’nin her yerinden çok sayıda meslektaşımızın bizi izleyeceğine inanıyorum” dedi.
Reform Sözcüğünü Artık Kullanmayalım
Yapılan değişikliğin ilk maddelerini değerlendiren Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez konuşmasının başında bir süredir reform adı altında pek çok kanun değişikliklerine tanık olunduğunu ifade ederek “elbette kanunlar değişecektir. Ama bu kadar çok kanun değişikliği ve bu kadar değişikliğin uygulamada yerleşmesi, değerlendirilmesi, tartışılması hemen hemen imkansız gibi” dedi. 2011 yılında yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2020 yılına kadar son değişiklik ile beraber 19 kez değiştiğini dile getiren Pekcanıtez, yapılan bu 19 değişikliğin 18’inin kimseye sorulmadan, tartışılmadan torba kanunların içinden çıktığını ifade ederek “aynı dönemde yürürlüğe giren İsviçre’deki Medeni Usul Kanunu’nun bugüne kadar tek bir maddesi değişmedi. Çünkü diyorlar ki bir kanun önce uygulamada oturmalı, yerleşmeli, yorum yapılmalı ve en önemlisi hakim boşlukları doldurduktan sonra belki tereddütler hasıl olursa ondan sonra bir takım düşünceler ortaya konulmalı” dedi. Değişiklikte yer alan bazı maddelerin zaten uygulamada hiç tereddüt edilmeyen, Yargıtay kararları ile istikrar kazanmış maddeler olmasına rağmen bilinmeyen bir şekilde tekrar kanun maddesi haline getirildiğini ifade eden Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez “bu kanun yapma sanatına, etiğine uygun değil” dedi.
Gerçek reform anlamı taşımayan değişiklikler için reform sözcüğünün kullanılmaması gerektiğini söyleyen Pekcanıtez, “reformu hukuk fakültelerinin kurulmasından, eğitiminden başlayarak düşünmeliyiz. Hakim bağımsızlığını düşünmeliyiz. Hakimlerin yetişmesini, iyi hukukçuların yetişmesini düşünmeliyiz. Hakimlik mesleğine geçişte bağımsızlığında çok titiz farklı müesseseleri getirmeliyiz. Altyapıyı oluşturduktan sonra belki usul kanunlarıyla, usul hükümleri ile uygulayalım” dedi.
Bir Ülkede Hukuk Devleti Zayıfladıkça Kanun Sayısı Artar
Kalan maddeler üzerine değerlendirmelerini ifade etmek üzere söz alan Prof. Dr. Muhammet Özekes ise HMK Değişiklikleri konusunda da ilk defa bu kapsamda bir toplantı yapıldığını ifade ederek “hukuk azaldıkça, hukuk devleti zayıfladıkça, kanun sayısı artmaktadır. Eğer bir ülkede hızla kanun yapılmaya başlanmışsa orada hukukun zayıfladığını söyleyebiliriz. Kanunlar yönetmelik halini almaya başlamışsa orada hukukun zayıfladığını söyleyebiliriz. Yapılan kısmi her değişikliğe reform adı verilmeye başlanmışsa asıl sorunlardan uzaklaşılıp reform adı altında gerçek sorunlar görülmeyerek bir takım sanal sorunlar veya basit sorunlar büyütülerek gerçek sorunlarmış gibi uğraşıldığını söyleyebiliriz” dedi. HMK’nın kabul edildiği zaman temel bir felsefesi ve mantığı olduğunu ifade eden Özekes, taraf merkezli, avukat merkezli, tarafların ve avukatların sorumluluğu ve aktifliği üzerine kurulmuş bir sistemin söz konusu olduğunu dile getirdi. Prof.Dr. Muhammet Özekes sözlerine şöyle devam etti: “İkincisi sosyal hukuk merkezliydi. Bir başka husus adil yargılanma ve hak arama özgürlüğünü açmaya çalışan taraflara bir takım imkanlar sunan bir kanun anlayışı HMK ile kabul edilmeye çalışılmıştı. Zaman içerisinde yapılan değişikliklerle taraf ve avukat merkezli yaklaşımdan mahkeme ve hakim merkezli bir yargılama sistemine doğru yavaş yavaş kaymaktayız. Son değişiklik onun en önemli örneklerini taşımaktadır. Yaklaşık 6-7 yıldır bu değişikliklerle ilgili çalışma yapılmaktadır. Bazı olumlu madde değişiklikleri var. Onlar zaten öteden beri değiştirilmesi tavsiye edilen değiştirilmesi gereken, hatta bir kısmı HMK döneminde bile meclis gündemine kadar taşınan fakat farklı sebeplerle kabul edilmeyen değişikliklerdi. Ama asıl yapılması gereken değişiklikler yerine sıradan değişikliklerle yetinilmiştir. Bundan sonra ülkemizde yapılması gereken en hayırlı iş bir müddet hiç kanun yapmamaktır. Bizim sorunumuz şu anda kanun yapmak değil, olan kanunları uygulamamak, uygulayıcıları iyi yetiştirmemek, hukuk fakültelerinden avukatlığa girişte, hakim ve savcılığa girişte mesleki teminatlarda mesleğin bugünkü durumunda bir çok sıkıntıyı biz aşabilirsek, eğer hakimlerimize yeterince güvence verebilirsek avukatlarımız mesleğe donanımlı girer ve donanımlı bir şekilde zaten mesleklerini yürütebilirlerse günlük kaygılardan, ağır ekonomik koşullardan kurtulabilirlerse, hakimlerimiz de gerçekten vicdanlarıyla kanunla bilgiye dayalı olarak karar verebilirlerse ben açıkçası bu tartıştığımız sorunların sorun olmaktan çıkacağı kanaatindeyim”.
İzlenme sayılarının çok yüksek olduğu ve meslektaşlarımızdan gelen soruların da katkısıyla oldukça verimli geçen canlı yayının kaydının tamamını aşağıda izleyebilirsiniz.