İzmir Barosu, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne son zamanlarda sık sık yaşanan ve hak ihlallerine neden olan konular hakkında bir yazı gönderdi ve talepte bulundu. Bu sorunlardan ilki aralarında İzmir’in de olduğu bazı şehirlerde geçici koruma kapsamında ikamet etmekteyken hakkında sınır dışı kararı alınan kişilerin aynı zamanda geçici koruma kayıtlarının da iptal edilmesiyle başlıyor. Sınır dışı kararına karşı dava açacak avukatların incelediği ve vekaletnameleri ile fotokopi aldıkları dosyalarda geçici koruma statüsünün iptali hakkında yazılı bir kararın bulunmadığı ifade edilen yazıda bu kararın kişilere de tebliğ edilmediği belirtiliyor.
Ayrıca yazıda “sınır dışı kararına karşı açılan dava sonucunda kararın iptal edilmesi halinde kişiler yeniden geçici koruma kapsamına alınmak amacıyla başvurduklarında, -yakın zamanda başladığı tahmin edilen bir uygulama ile eskiden bu yana aynı illerde kayıtlı olmalarına, aile üyelerinin aynı ilde bulunmasına rağmen yeniden geçici koruma kapsamına alınması talepleri kurumca değerlendirilmiyor. Kişiler -daha önce hiç bir irtibat ve ilişkisinin olmadığı farklı ve çok uzak illere yönlendiriliyorlar. Üstelik bu sırada kişilerin koruma kayıtları başlatılmamakta ve bir kimlik de verilmemektedir” denildi.
Mağduriyetlere Yol Açıyor
Bu uygulama nedeniyle kişiler ailelerinden uzakta bir ilde yaşamaya zorlanıyor.
Bakıma muhtaç aile bireyleri ve çocukların fakirleşmesine ve bakıma ulaşamamasına neden olduğu ifade edilen yazıda bu durumun çocuk haklarının, eğitim hakkının ve birçok hakkın da ihlaline neden olduğu, aile reisi ile aile üyelerinin başka illerde kalmak zorunda kalmasının birçok sosyoekonomik mağduriyete neden olacağı dile getirildi.
Göç İdaresi’ne gönderilen yazıda başka bir ile gitmeyi göze alsalar bile bu kişilerin kimlikleri olmadığı için HES kodu olmadığı, aşı ve pcr testleri yaptıramadıkları haliyle başka bir ile gitmelerinin neredeyse imkansız olduğu ifade edildi.
Uygulama Hukuka Aykırıdır
Uygulamanın hukuka da aykırı olduğu ifade edilen yazıda “bilindiği gibi idare hukukunda iptal davalarının temel işlevi iptal kararı verilmesi ile birlikte hukuka aykırı olduğu tespit edilen işlemin geriye dönük olarak tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Yani kişi zaten İzmir ilindeyken koruma kapsamından çıkarıldıysa, koruma kapsamından çıkartılma sebebi olan işlem (bu olayda sınır dışı işlemi) mahkeme kararıyla iptal edilirse; kişinin karardan önceki durumu ve hakları tekrar sağlanmalıdır.
Ayrıca yazıda kişilerin başka illere yönlendirilmelerinin de bir idari işlem olduğu, bu idari işlemin açıkça gereklilik ve orantılılık ilkelerine uygun olmadığı söylendi.
Son olarak "Uygulama bu haliyle kesin olarak Anayasa madde 16 ve 23'e aykırılık içermektedir. Bu nedenle bu işleme karşı açılan idari yargı davalarında idarenin savunmasını bile almaya gerek görmeden Yürütmenin Durdurulması (YD) kararları alındığı bilinmektedir. Ancak avukat tutacak parası olmayan ve değişik nedenlerle Baroların Adli Yardım hizmetlerinden yararlanamayan ve belirtilen illere giden kişilerin çok ciddi mağduriyetleri söz konusudur” denilerek hak ihlallerine ve bir çok sosyo-ekonomik mağduriyete neden olan bu uygulamanın acilen sona erdirilmesi talep edildi.