Bugün 8 Mart, ücretsiz yeniden üretim emeği omuzlarına yüklenen, eşit işe eşit ücret alamayan, işyerinde ayrımcılığa ve şiddete maruz kalan tüm kadınların mücadelesine ışık olan ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesi ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetin son bulması için mücadele veren herkesin onurla andığı gün.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin son bulması için politikalar üretme konusunda uluslararası sorumluluğu bulunan siyasi iktidar bu sorumluluğunu yok sayıyor. Üzerine bir de kadınların yıllar içerisinde mücadele ederek elde ettikleri haklarını ellerinden almaya çalışıyor ve bu, kadınların hayatlarına maloluyor.
Bu zihniyeti "Aile Yılı" ilanında, İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı olarak çıkılmasında ve sistematik cezasızlık politikaları ile görüyoruz. Kadınları birer insan üretme makinesi gibi gören ve nüfus artırma politikalarının nesnesi kılmaya çalışan siyasi iktidar, kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik şiddeti artıracak politikalarına devam ediyor.
Buna karşı bizler, kimseyi geride bırakmadan, kadın hakları mücadelesini tüm paydaşların kolektif emeğiyle güçlendirmek için çalışmalar yürütüyoruz.
Kadınların en temel insan hakları için her gün mücadele etmek zorunda kaldığı bu günlerde her 8 Mart olduğu gibi bu 8 Mart’ta da kadınların sokakta arkasına bakmadan yürüyebileceği, istediği gibi giyinebildiği, kahkahalarla gülebildiği, okuyabildiği, büyüyebildiği, öldürülmediği, aileye hapsedilmeye çalışılmadığı, toplumda eşit bireyler olarak yer aldıkları bir dünyanın umuduyla mücadele etmeye devam edeceğiz.
Her Gün 8 Mart, Her Gün Mücadele!