HABERLER

🏠  Anasayfa  ➝  Haberler

Adalet, Eşitlik ve İnsanlık Onuru İçin Mücadeleye Devam Edeceğiz

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

14:36 . 10 Aralık 2024

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 76. yıl dönümünü dünyada ve ülkemizde son bulmayan insan hakkı ihlalleri ile hatırlamak zorundayız.

İsrail’in Filistin’de gerçekleştirmeye devam ettiği soykırım ve Ortadoğu’dan Avrupa ülkelerine ulaşmaya çalışan mültecilerin yardım çığlıklarına gözlerini kapatan, küresel ölçekte otoriter rejimlerin yükseldiği, faşist ideolojilerin yaygınlaştığı ve mülteci düşmanlığı ile ırkçılığın yükseldiği bir dünya ve ülke ile karşı karşıyayız.

Türkiye’de ise insan hakları ihlalleri sistematik bir hale gelmiştir. Kadına yönelik şiddetle mücadelenin simgesi olan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü sonrasında, hak savunucularına yönelik baskılar artmış; pek çok aktivist gözaltına alınmıştır. Barışçıl toplantı ve gösterilere katılan kişiler, yalnızca seslerini duyurmak isterken ağır idari yaptırımlarla karşılaşmış ve hukuki süreçlerle yıldırılmaya çalışılmıştır. İnsan hayatının değersizliği, Alsancak’ta 2 insanın yağmur suyuna temas eden elektriğin çarpması sonucu ölümünü ile de kendini göstermiştir.

2024 yılında siyasi iktidarın aile ve geleneksel değerleri koruma gerekçesi etrafında şekillendirdiği popülist söylemlerle LGBTI+’lar hedef gösterilmeye; terörize edilmeye ve nefret söylemi ve ayrımcılığa maruz bırakılmaya devam edilmiştir. Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak isteyen yurttaşlar, polis müdahaleleriyle engellenmiş; anayasal haklarını savunan kişiler hukuki yaptırımlarla tehdit edilmiştir.

Demokratik seçimlerle belirlenmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atanması başka bir deyişle halkın iradesinin açıkça gasp edilmesine 2024 yılında da devam edilmiştir. Yerel yönetimlerin seçilmiş temsilcileri üzerindeki baskılar, yalnızca seçme ve seçilme hakkını değil, toplumsal temsilin meşruiyetini de tehdit etmektedir. Bunun yanı sıra, Gezi davası süreci ve sonrasında Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına rağmen hak savunucularının özgürlüklerinden mahrum bırakılması, Türkiye’nin demokrasi tarihinde bir utanç kaynağı olarak durmaya devam etmektedir. Milletvekili seçilmiş olmasına rağmen hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan Can Atalay’ın durumu, adalet sistemindeki sorunların ve siyasi müdahalelerin boyutunu bir kez daha ortaya koymaktadır.

İzmir Barosu olarak, herkes için onurlu bir yaşamı savunmaya; dil, din, ırk, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, mezhep, siyasi görüş, etkin köken ve benzeri hiçbir ayrım gözetmeksizin hakların korunması ve geliştirilmesi için dünyada ve Türkiye’deki tüm hak ihlallerine karşı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz. Sesi kısılan yurttaşın sesi, nefesi kesilen toplumun nefesi olmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Ülkemizde ve dünyada hukukun üstün olduğu, kimsenin işkenceye, kötü muameleye, ayrımcılığa maruz kalmadığı, yasaların çağa ve insana uygun, ilerici bir şekilde tüm insanlara eşit şekilde uygulanabildiği bir toplumsal düzen için mücadeleye devam edeceğiz.