“La solidaridad es la ternura de los pueblos”
(Dayanışma halkların inceliğidir.)
Gioconda Belli
Ortadoğu yeni bir şiddet sarmalıyla karşı karşıya.
Filistin’de yıllardır devam eden İsrail işgaline ve orantısız, ağır şiddetine karşı HAMAS önderliğindeki silahlı grupların başlattığı saldırılar ve İsrail’in buna yanıtı, on yıllardır kan ve gözyaşının hakim olduğu coğrafyada yeni kıyımların yaşanmasına neden oluyor.
7 Ekim günü, Gazze'den İsrail'e yönelik füze saldırıları ve bombalamalar sonucu, aralarında sivillerin de olduğu yüzlerce kişi yaşamını yitirdi, binlerce kişi yaralandı ve asker-sivil esir alınanlar oldu. İsrail tarafından aynı gün başlatılan ve halen devam eden karşı saldırılarda da yüzlerce sivil yaşamını kaybetti, yaralandı, hava saldırılarıyla sivil yerleşim yerleri vuruldu. O günden bu yana her iki taraftan kayıpların ve yaralıların sayısı binleri aşıyor.
İki milyon kişinin yaşadığı ve her türlü şiddetin yaşandığı bir hapishane haline getirilen Gazze'de, halkın tüm yaşam alanları topluca hedefe konularak elektrik, su kesintileriyle, gıda ambargosuyla, çocuklar dahil yüzbinlerce Filistinli ölüme mahkum edildi. Filistinli yaralıların tedavi edilmeyeceği açıklandı. Gazze'den çıkmak isteyenler Refah sınır kapısında bombalandı. Filistin Barosu binası, altyapı tesisleri, sağlık kuruluşları bombalarla yok edildi. Bugün, İsrail’in kara harekatına başladığına ilişkin haberleri alıyoruz.
Kuralsızlığın egemen olduğu ve kanla biçimlenen bu sürecin temel sebebi, İsrail Devletinin uluslararası hukuku tanımazlığı ile yürüttüğü işgal ve yok etme politikalarıdır.
BM kararlarına rağmen işgal ve ilhakın sürdürülmesi, Filistinliler’e yönelik uygulanan gündelik şiddet, 7 Ekim dahil olmak üzere yaşanan her türlü şiddetin temel sorumlusudur.
Filistin halkının devlet kurma hakkı ve Filistin Devleti tanınmalıdır.
Buna karşılık, Filistin halkının özgürlük mücadelesinde, antisemitist nitelikli, insan haklarına saldırı teşkil eden, sivilleri hedefe koyan yöntemler, keza ülkemizde Yahudi yurttaşlara yönelik nefret söylemleri de asla kabul edilemez.
Uluslararası hukuk kapsamında, savaşta ve çatışma süreçlerinde tüm taraflar temel insan haklarına aykırı, sivillere, özellikle kadınlarla ve çocuklara zarar veren tutumlardan kaçınmakla sorumludur. Filistin'de yaşanan güncel çatışma sürecinin barışçıl çözümü için İsrail saldırılarına derhal son vermeli, taraflar ateşkes ilan etmelidir. Emperyalist işgal ve sömürge düzeninin faili olan devletler, egemenlik ve paylaşım hesapları içinde, Ortadoğu'yu bir bölgesel savaşın eşiğine getirecek silah yığınağına son vermeli, İsrail saldırganlığını destekleyen çifte standartlı tutumdan vazgeçmeli, İsrail'in BM kararlarına uyması ve müzakerelerin başlaması için çaba göstermelidir.
Filistin ve İsrail halklarının barış içinde birarada yaşama umudunu ayakta tutan olgu, her iki halkın içinde, küçük de olsa filizlenen ve barışı önceleyen kesimlerin savaşa ve çatışmaya karşı aldıkları tutumdur. Barış, halkların dayanışmasıyla gelecektir.
İzmir Barosu olarak, savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunmayı sürdüreceğimizi yineliyoruz.
Saygılarımızla.