Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 19 Aralık 2011 tarihinde alınan kararla 11 Ekim, “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak ilan edilmiştir.
TÜİK’in “İstatistiklerle Çocuk 2022” verilerine göre Türkiye’de 22 milyon 578 bin olan çocuk nüfusun %48,7’sini kız çocukları oluşturmaktadır.
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve ayrımcılığın sonucu olan kız çocuklarının ‘zorla evlendirilmeleri’nin yarattığı ve çözülmeyen vahim sonuçlar ortadadır. Bunun üzerine bugün bir de ÇEDES gibi projeler araç kılınarak kız çocuklarının toplumsal cinsiyet kalıplarını benimsemelerinin ve eğitim yaşamından uzaklaşmalarının zemini yaratılmaktadır.
Eğitim, kız çocuklarının güçlendirilmesinin en önemli dayanaklarından biridir. Oysaki, 2012-2013 öğretim yılında yasalaşan 4+4+4 sistemiyle kız çocuklarının ilk dört yıldan sonra açık öğretime geçebilmelerinin önü açılmış ve böylece örgün eğitimden koparılmaları hızlandırılmıştır. Kız çocuklarının eğitim ortamından uzaklaştırılmaları nedeniyle ‘zorla evlendirilmeleri’nin koşulları yaratılarak cinsel istismara; evde ve tarımda iş gücü olarak yer almalarının koşulları yaratılarak da ekonomik istismara maruz bırakılmalarının önü açılmıştır.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken;
Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Çocuk Koruma Kanunu arasındaki “çocuk”tanımlamalarına dair uyumsuzluklar ivedilikle giderilerek yasalarımız; Anayasa’nın 90. maddesine göre iç hukuk normu niteliğinde olan BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Lanzarote Sözleşmesi) ile uyumlu hale getirilmelidir.
Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri giderilerek tüm kız çocuklarının eğitime erişebilmeleri; 12 yıllık kesintisiz eğitim sistemine geçilerek çocukların örgün eğitim kurumlarında laik, bilimsel, çağdaş, kapsayıcı eğitim almaları ve sağlanmalıdır.
Kız çocuklarının doğuştan sahip oldukları insan haklarını kullanabilmelerinin sağlanması devletin temel sorumluluklarındandır.
İzmir Barosu olarak ilgilileri ve sorumluları kız çocuklarının cinsiyetleri nedeniyle maruz bırakıldıkları her türlü şiddet, ayrımcılık ve eşitsizliğin giderilmesi ve insan onuruna yaraşır yaşam sürmeleri için gereken önlemleri ivedilikle almaya davet ediyor ve taleplerimizin takipçisi olacağımızı bildiriyoruz.