YARGI KARARLARI

🏠  Anasayfa  ➝  Yargı Kararları

Anayasa Mahkemesi Esas No: 2015/18701 E.

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

Anahtar Kelimeler : Ceza Soruşturmasının Bağımsız Ve Tarafsız Yürütülmesi Gerektiği, Yasal Evlilik Olmasa da Uzun Süreli İlişkisi Olan Partnerlerinde AHİS 8 Uyarınca Taraf Sıfatına Sahip Olduğu

Mahkeme başvurucunun mğdur sıfatı yönünden Bireysel başvuru yolunu işletebilecekler esas itibarıyla doğrudan mağdur sıfatını taşıyan kişiler olmakla birlikte somut olayın koşullarına ve ihlal edilen hakkın niteliğine göre doğrudan mağdur ile arasında kişisel ve özel bir bağ bulunan, dolayısıyla da Anayasa'nın ihlalinden olumsuz olarak etkilenmiş veya ihlalin sona ermesinden meşru ve kişisel bir menfaati bulunan kimseler de dolaylı mağdur sıfatıyla bireysel başvuruda bulunabileceğine Başvurucunun soruşturmaya katılma ve soruşturmada verilen karara itiraz etme hakkının bulunup bulunmadığı ne Askeri Savcılık ne de Askeri Mahkemece sorgulanmadığına. Bu hususları ve başvurucunun A.D. ile müşterek çocuklarının bulunduğuna yönelik beyanlarını nazara alan Anayasa Mahkemesi, yaşam hakkını güvence altına alan Anayasa'nın 17. maddesinin düzenleme amacını da gözeterek A.D. ile resmi olarak evli olmasa bile -ki evli olduğu tespit edilemediğine- başvurucunun A.D.nin ölümünden dolaylı olarak etkilendiği ve bu nedenle dolaylı mağdur sıfatını taşıdığı sonucuna varmıştır. Dolayısıyla başvuru ehliyeti açısından başvuruda bir eksiklik bulunmadığı, Mahkeme, soruşturmanın etkili yürütülmemesi iddiası ile ilgili başvuruya konu olaydan haberdar olan Asken Savcılığın derhal soruşturmayı başlattığını, soruşturma sürecinde ifadesine başvurulan başvurucu, kovuşturmasızlık kararına itiraz edip toplanmasını istediği delilleri dile getirebildiğini ve soruşturmaya katılım hususunda herhangi bir engelle karşılaşmadığını ayrıca 5/2/2014 tarihinde başlayan soruşturma, başvurucunun kovuşturmasızlık kararına yaptığı itirazın 6/10/2015 tarihinde reddedilmesiyle sona ermiş ve soruşturma sürecinde soruşturmanın özensiz yürütüldüğüne işaret eden olağan dışı gecikme ve gelişme yaşanmadığı, Mahkeme soruşturmanın bağımsızlığı ve tarafsızlığı yönünden Kamu görevlilerinin karıştığı ölüm olaylarıyla ilgili soruşturmaların etkililiği için soruşturmadan sorumlu kişiler ile tetkikleri yapan kişilerin olaylara karışan kişilerden yalnızca hiyerarşik ya da kurumsal olarak bağımsız olması yeterli olmadığını, aynı zamandasoruşturmanın uygulamadaki bağımsız ve tarafsızlığının da sağlanması gerekir. Başka bir söyleyişle anılan ilke, soruşturmanın hem hukuki hem de fiili olarak tarafsız ve bağımsızlığının sağlanmış olmasını gerektiğini, somut olayda Askeri Savcılık, olayın şüphelisi S.A.nın da dahil olduğu sınırı korumakla görevli askerlerin düzenlediği tutanak ile bahsedilen kişilerin beyanlarını doğruluklarını araştırmadan kovuşturmasızlık kararına esas aldığını bu nedenle, başvuruya konu soruşturmanın fiili olarak tarafsız ve bağımsız yürütülmediği, Mahkeme bütün delillerin toplanması ve tarafsız bir şekilde irdelenmesi iddiası ile ilgili, olayda fırlatıldığı iddia edilen mayınların neden patlamadığı, mayınların patlamadan yerinden sökülüp sökülemeyeceği, mayınların menşei, olay yerinde üç kovandan birisinin S.A nın tüfeğinden ateş edildiğinin tespit edilmesine karşın diğer ikisinin hangi silahlardan ateş edildiği, A.D'nin vücudundan bulunan 3 adet silah girişinin birinin S.A ya ait olması durumunda olay yerinde başka kişilerin olup olmadığı gibi hususların araştırılmadığını bu şartlar altında ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların tespıtıne yarayabilecek bütün delillerin toplandığını ve soruşturmada varılan sonucun elde edilen tüm delillerin kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayanmadığı, hususlarına işaret ederek yaşam hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE karar vererek hakkın ihlalinin sonuçlarının kaldırılması için dosyanın Cumhuriyet Başsacılığına gönderilmesine, talep olunan 250.000 TL maddi , 250.000 TL manevi tazminat ile ilgili yaşam hakkının Anayasa 17. maddesi uyarınca usul boyutunun ihlal edildiğine işaret ederek başvurcuya 27.000 TL manevi tazminata hükmederek, maddi tazminat talepleri ile ilgili maddi zarar ile ilgili illiyet bağı kurulamadığından reddine karar vermiştir.

16:42 . 08 Haziran 2020


ANAYASA MAHKEMESİ

Esas No: 2015/18701 E. Karar Tarihi : 31/10/2018

 

YASAL EVLİLİK OLMASA DA UZUN SÜRELİ İLİŞKİSİ OLAN PARTNERLERİNDE AHİS 8 UYARINCA TARAF SIFATINA SAHİP OLDUĞU (Davada müteveffa A.D'nin desteğinden yoksun kalan başvurucunun yasal eşi olmasa da A.D ile uzun süredir beraber olduğu Askeri Savcılık ve Mahkeme aşamalarında makamların bu yönde bir itirazının olmadığı bu nedenle  AHİS kapsamında başvurucunun mağdur sıfatının kabul edilebileceği)

 

CEZA SORUŞTURMASININ BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ YÜRÜTÜLMESİ GEREKTİĞİ (Askeri Savcılığın, olayın şüphelisi S.A.nın da dahil olduğu sınırı korumakla görevli askerlerin düzenlediği tutanak ile bahsedilen kişilerin beyanlarını doğruluklarını araştırmadan karara esas alındığı bu nedenle soruşturmanın tarafsız ve bağımsız yürütüldüğünden bahsedilemeyeceği)

 

OLAYI AYDINLATABİLECEK VE SORUMLULARIN TESPİTİNE YARAYABİLECEK BÜTÜN DELİLLERİN TOPLANMASI VE ELDE EDİLEN TÜM DELİLLERİN KAPSAMLI , NESNEL VE TARAFSIZ BİR ANALİZİNE DAYALI OLARAK BİR SONUCA ULAŞILMASI GEREKTİĞİ (Olayda fırlatıldığı iddia edilen mayınların neden patlamadığı, mayınların patlamadan yerinden sökülüp sökülemeyeceği, mayınların menşei, olay yerinde üç kovandan birisinin S.A nın tüfeğinden ateş edildiğinin tespit edilmesine karşın diğer ikisinin hangi silahlardan ateş edildiği, A.D'nin vücudundan bulunan 3 adet silah girişinin birinin S.A ya ait olması durumunda olay yerinde başka kişilerin olup olmadığı  gibi hususların araştırılmadan karar verildiği             )

 

OLAY ÖZETİ : Başvurucu; eşi olduğunu iddia ettiği A.D. ve çocukları ile birlikte, yanlarında bulunan ve sayısı tam olarak tespit edilemeyen kişilerle 5/2/2014 tarihinde saat 15.50 sıralarında, Kilis'te bulunan Öncü Sınır Karakolunun sorumluluk sahasında yer alan Suriye Arap Cumhuriyeti-Türkiye sınırındaki bir bölgeden Türkiye'ye giriş yapmaya çalışmıştır. Sınırı korumakla görevli askerler tarafından düzenlenen tutanağa ve söz konusu askerlerin beyanlarına göre gruptaki kişiler sınırdan geçmemeleri konusunda uyarılmış ve uyarılara riayet etmemeleri üzerine gruba ateş edilmiştir. Bu esnada yaralanan A.D., Kilis Devlet Hastanesine götürülmüştür. Askeri savcı tarafından düzenlenen nota göre; yasa dışı yollarla Türkiye'ye geçmek isteyen 70-80 kişilik bir grup, sınırı koruyan askerlerce yapılan müdahale üzerine ülkelerine dönmüştür. Yasa dışı yollarla Türkiye'ye tekrar giriş yapmaya teşebbüs eden 20-25 kişilik grupta yer alan 4-5 kişi, mayınlı sahadan söktüğü 7-8 kadar mayını sınırı koruyan askerlerin üzerine atmıştır. Bu mayınlardan biri askerlerin önünde parçalansa da mayınlar patlamamıştır. Olaylar esnasında askerler dur ikazı yapmış ve havaya uyarı ateşi açmıştır. Grubun uyarılara aldırmaması üzerine Piyade Er S.A. mayın atan kişilere ateş etmiş ve A.D.nin yaralanmasına neden olmuştur. Kilis Devlet Hastanesince A.D. hakkında düzenlenen genel adli muayene raporunda; hayati tehlikenin devam ettiği, umbilikal (göbek, göbekle ilgili) lateralde (yan, dış yan) 10 cm uzunluğunda ve 2x2 cm boyutunda bir, sağ dirsek posteriorda (arka) bir olmak üzere iki giriş yarası bulunduğu, kesin adli raporun genel cerrahi ve ortopedi uzmanlarınca verileceği belirtilmiştir. Kilis Devlet Hastanesince Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilen A.D., yapılan tıbbi müdahalelere ve yeniden canlandırma çabalarına rağmen 6/2/2014 tarihinde vefat etmiştir.

 

BAŞVURU ÖZETİ : Başvurucu; eşi A.D.nin silah kullanılmasını gerektirecek bir durum söz konusu olmadığı halde öldürüldüğünü, askerlere mayın atan grup içinde olduğuna dair herhangi somut bir beyan ve delil bulunmadığını, yedi çocuğu ve eşi ile birlikte ülkesini terk eden A.D.nin askerlere mayın atmasının mantıklı bir açıklamasının olmadığını iddia etmiştir. Aynca başvurucu; tarafsız bir soruşturma yapılmadığını, kovuşturmasızlık kararına yaptığı itirazda belirttiği delillerin toplanmadığını, yeterince delil toplanmadan ve toplanan deliller irdelenmeden, görevli askerlerin tek yanlı beyanlarına dayanılarak kovuşturmasızlık karan verildiğini ileri sürmüştür. Son olarak başvurucu; kovuşturmasızlık kararına yaptığı itiraz üzerine verilen kararın gerekçesiz olduğunu belirterek eşitlik ilkesi ve hakların kötüye kullanılamamasına ilişkin yasak ile yaşam, kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılama ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

 

KARAR ÖZETİ :   Mahkeme başvurucunun mğdur sıfatı yönünden Bireysel başvuru yolunu işletebilecekler esas itibarıyla doğrudan mağdur sıfatını taşıyan kişiler olmakla birlikte somut olayın koşullarına ve ihlal edilen hakkın niteliğine göre doğrudan mağdur ile arasında kişisel ve özel bir bağ bulunan, dolayısıyla da Anayasa'nın ihlalinden olumsuz olarak etkilenmiş veya ihlalin sona ermesinden meşru ve kişisel bir menfaati bulunan kimseler de dolaylı mağdur sıfatıyla bireysel başvuruda bulunabileceğine  Başvurucunun soruşturmaya katılma ve soruşturmada verilen karara itiraz etme hakkının bulunup bulunmadığı ne Askeri Savcılık ne de Askeri Mahkemece sorgulanmadığına. Bu hususları ve başvurucunun A.D. ile müşterek çocuklarının bulunduğuna yönelik beyanlarını nazara alan Anayasa Mahkemesi, yaşam hakkını güvence altına alan Anayasa'nın 17. maddesinin düzenleme amacını da gözeterek A.D. ile resmi olarak evli olmasa bile -ki evli olduğu tespit edilemediğine- başvurucunun A.D.nin ölümünden dolaylı olarak etkilendiği ve bu nedenle dolaylı mağdur sıfatını taşıdığı sonucuna varmıştır. Dolayısıyla başvuru ehliyeti açısından başvuruda bir eksiklik bulunmadığı,

 

Mahkeme, soruşturmanın etkili yürütülmemesi iddiası ile ilgili başvuruya konu olaydan haberdar olan Asken Savcılığın derhal soruşturmayı başlattığını, soruşturma sürecinde ifadesine başvurulan başvurucu, kovuşturmasızlık kararına itiraz edip toplanmasını istediği delilleri dile getirebildiğini  ve soruşturmaya katılım hususunda herhangi bir engelle karşılaşmadığını ayrıca 5/2/2014 tarihinde başlayan soruşturma, başvurucunun kovuşturmasızlık kararına yaptığı itirazın 6/10/2015 tarihinde reddedilmesiyle sona ermiş ve soruşturma sürecinde soruşturmanın özensiz yürütüldüğüne işaret eden olağan dışı gecikme ve gelişme yaşanmadığı,

 

Mahkeme soruşturmanın bağımsızlığı ve tarafsızlığı yönünden Kamu görevlilerinin karıştığı ölüm olaylarıyla ilgili soruşturmaların etkililiği için soruşturmadan sorumlu kişiler ile tetkikleri yapan kişilerin olaylara karışan kişilerden yalnızca hiyerarşik ya da kurumsal olarak bağımsız olması yeterli olmadığını, aynı zamandasoruşturmanın uygulamadaki bağımsız ve tarafsızlığının da sağlanması gerekir. Başka bir söyleyişle anılan ilke, soruşturmanın hem hukuki hem de fiili olarak tarafsız ve bağımsızlığının sağlanmış olmasını gerektiğini, somut olayda Askeri Savcılık, olayın şüphelisi S.A.nın da dahil olduğu sınırı korumakla görevli askerlerin düzenlediği tutanak ile bahsedilen kişilerin beyanlarını doğruluklarını araştırmadan kovuşturmasızlık kararına esas aldığını bu nedenle, başvuruya konu soruşturmanın fiili olarak tarafsız ve bağımsız yürütülmediği,

 

Mahkeme bütün delillerin toplanması ve tarafsız bir şekilde irdelenmesi iddiası ile ilgili,  olayda fırlatıldığı iddia edilen mayınların neden patlamadığı, mayınların patlamadan yerinden sökülüp sökülemeyeceği, mayınların menşei, olay yerinde üç kovandan birisinin S.A nın tüfeğinden ateş edildiğinin tespit edilmesine karşın diğer ikisinin hangi silahlardan ateş edildiği, A.D'nin vücudundan bulunan 3 adet silah girişinin birinin S.A ya ait olması durumunda olay yerinde başka kişilerin olup olmadığı  gibi hususların araştırılmadığını bu şartlar altında ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların tespıtıne yarayabilecek bütün delillerin toplandığını ve soruşturmada varılan sonucun elde edilen tüm delillerin kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayanmadığı,

 

hususlarına işaret ederek yaşam hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE  karar vererek hakkın ihlalinin sonuçlarının kaldırılması için dosyanın Cumhuriyet Başsacılığına gönderilmesine, talep olunan 250.000 TL maddi , 250.000 TL manevi tazminat ile ilgili yaşam hakkının Anayasa 17. maddesi uyarınca usul boyutunun ihlal edildiğine işaret ederek başvurcuya 27.000 TL manevi tazminata hükmederek, maddi tazminat talepleri ile ilgili maddi zarar ile ilgili illiyet bağı kurulamadığından reddine karar vermiştir.

 

KARARI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ >>>