İzmir Barosu tarafından, 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir'de meydana gelen ve aralarında İzmir Barosu ailesinin üyeleri meslektaşlarımız Av. Birgül Pandal, Av. Ferda Murat Duman ve Av. Ekrem Özgür Duman ve meslektaşımız Av. Salim Şirin'in kızı İpek Şirin'in de olduğu 117 canın hayatını kaybetmesine neden olan deprem faciasının yıl dönümünde anma töreni düzenlendi.
Baro Bahçe’de başlayan ve meslektaşlarımız ile yakınlarını kaybeden ailelerin katıldığı törende konuşmaların ardından, 36 yurttaşın yaşamını yitirdiği Rıza Bey Apartmanı’na yürüyüş yapılarak, deprem anı olan saat 14.51’de bir anma gerçekleştirildi.
Törende konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, dört yıl önce yaşanan bu büyük felaketi ve sonrasında yürütülen hukuki süreci değerlendirdi. Konuşmasına kaybedilen canları anarak başlayan Yılmaz, “Dört yıl önce İzmir’de yaşanan depremde 117 yurttaşımızı kaybettik. Kaybettiğimiz yurttaşlarımız arasında üç meslektaşımız da vardı. Yitirdiğimiz canları buradan saygıyla anmak istiyorum” dedi.
Geçen dört yıl boyunca, İzmir Barosu olarak davaları yakından takip ettiklerini belirten Yılmaz, “Geçtiğimiz günlerde Yargıtay’da onanan bir dosya haricinde, depremle ilgili tüm davalar halen sürüyor” dedi. Özellikle mahkemenin Rıza Bey Apartmanı'nda yapılan güçlendirme işlemlerinin ruhsata tabi olup olmadığını ilgili belediyeden sormasını eleştiren Yılmaz, “Belediyenin kamu görevlileri aynı dosyada yargılanıyor. Muhatabına, sanığına bu tür bir soruyu sormak hukuk dışıdır ve kabul edilemez,” diyerek, yargı sürecindeki hukuki sorunlara vurgu yaptı.
Konuşmasında Türkiye’de yapı güvenliğine dair ciddi sorunlar olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Bu ülkede depreme dirençli konutlar, iş yerleri yapmak yerine ne yazık ki deprem direnci olmayan ancak sonradan eklentilerle tamamlanan yapılara yapı kayıt belgeleri verilerek can kayıplarına neden olunuyor. Üç kez imar affı adı altında yapılan düzenlemelerle ülkemizi mezarlık haline getirilen yapılara onay verildi” diyerek imar affının yarattığı tehlikelere değindi.
Yılmaz ayrıca, imar affından sağlanan gelirin afet bölgelerine harcanmadığını, devletin bütçesine dahi yansımadığını belirtti. “Elde edilen yaklaşık 40 milyar TL’nin, depremde yok olan evlere veya kaybettiğimiz yurttaşlarımızın yakınlarına katkı olarak sunulmadığını gördük. Böyle bir düzende yaşıyoruz.” diyen Yılmaz, ülkede hem can hem de hukuk güvenliğinin giderek zayıfladığını ifade etti.
Cumhuriyet’in 101. yılının kutlanmasına rağmen çözülemeyen sorunları anımsatan Yılmaz, "Deprem gerçeğiyle yüzleşmek yerine sadece yurttaşa sorumluluk yükleyen, afetleri kadere bağlayan bir anlayış halen sürüyor" dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olarak yeniden yapılandırılması gerektiğini belirten Yılmaz, "Hukuk devleti olmak için mücadeleyi sürdürmeliyiz" diye ekledi.
Anma töreni, depremde hayatını kaybeden 117 vatandaş anısına yapılan saygı duruşuyla sona erdi.