HABERLER

🏠  Anasayfa  ➝  Haberler

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Adalet İçin Yürüdü: Karanlığa Teslim Olmayacağız

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

23:13 . 25 Kasım 2023

İzmir Barosunun da bileşeni olduğu İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, ‘Herkes için Adalet, Adalet için Demokrasi’ başlığıyla ülkede yaşanan tüm adaletsizliklere karşı çıkmak için yürüyüş ve basın açıklaması yaptı. Konak eski Sümerbank önünden Cumhuriyet Meydanı’na kadar süren yürüyüşte; ‘Hak, hukuk, adalet’, ‘Faşizme karşı omuz omuza’, ‘Birleşe birleşe kazanacağız’ sloganları atıldı. 
 
 
‘Yargı darbesine karşı demokrasi, emek meslek örgütlerine yapılan baskılar, emekten ve halktan yana bir bütçe, sendikal hak ve özgürlükler, kadına yönelik şiddet politikaları, savaşa karşı barış, özerk ve demokratik üniversiteler, asansör kazasında yitirilen gençler, gericileştirme politikalarına karşı laiklik, parasız eğitim, parasız sağlık, temel hak ve özgürlükler ile adalet’ demek üzere yapılan yürüyüş sonunda Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan açıklamayı İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz okudu. 
 
 
Sendikalar, meslek odaları ve siyasi partilerin katıldığı eyleme İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de katıldı.
 
 
Hiç Vazgeçmedik
 
 
Emek ve Demokrasi Güçleri adına yapılan açıklamayı okuyan İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girdiğimiz şu günlerde, yine bir hak mücadelesi zemininde, yine adalet arayışı içinde devam ettirdiğimiz bir adalet nöbetinin, bir yürüyüşün sonunda buluşuyoruz, bir araya geliyoruz” dedi. Yılmaz, “Ülkemiz hep, yargının yürütme tarafından tahakküm altına alındığı, evrensel hukuk ilkelerinin göz ardı edildiği, insan hak ve özgürlüklerinin yok sayıldığı bir ülke olageldi. Bizler, hep birlikte böyle bir ülkede, güce boyun eğmeyi reddedip, daha güzel, daha yaşanabilir bir düzen için mücadele ettik, ediyoruz. İzmir’in, Türkiye’nin hak savunucuları olarak, muktedirlerin haklara ve özgürlüklere yönelik saldırıları karşısında, yılmadan, boyun eğmeden barışı, demokrasiyi, hukuk devletini savunduk. Bundan hiç vazgeçmedik” diye konuştu.
 
 
 
Yargı Darbesidir
 
 
Ülkenin; koydukları sınırlarla, getirdikleri yasaklarla, acımasız sertlikte ve antidemokratik güvenlik politikalarıyla anılan siyasal iktidarlar tarafından yönetildiğin vurgulayan Baro Başkanı Yılmaz, Gezi tutuklusu Can Atalay ile ilgili yaşanan hukuki süreci ‘yargı darbesi’ olarak nitelendirerek, şunları söyledi: “Artık hukuk devletinden, tarafsız ve bağımsız bir yargıdan bahsetmek mümkün değil. Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ihlal kararına uyulmamış, bununla da yetinilmemiş, kararın altında imzası olan Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir. Anayasa ve Anayasa’nın emredici hükümleri ve bağlayıcı nitelik taşıyan hukuksal düzenlemeler ve kesin nitelikteki kararlar, istenildiğinde uygulanacak, istenilmediğinde göz ardı edilecek metinler değildir. Yaşanan süreç, tam anlamıyla bir yargı darbesidir!”
 
 
Kabul Etmiyoruz
 
 
Baro Başkanı Yılmaz, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bir davada hakkında tahliye kararı verilen, başka bir dosyada tutukluluk süresi azami süreyi aşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, haksız ve hukuksuz biçimde halen tutuklu bulunmaktadır. Bir yandan ülkemiz aydınları, gazeteciler, yazarlar düşüncelerini ifade ettikleri için, halkın haber alma hakkını kullanmasını sağladıkları için gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, bir yandan örtülü af niteliğindeki infaz değişiklikleri ile kardeşimiz, dostumuz Hrant’ın katili serbest bırakılıyor. Siyasi rehine olarak tutulan ve özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarının gerekçesi olan, adalet ve vicdandan uzak bu kararların, bağımsız ve tarafsız bir yargı düzeninin ürünü olduğuna inanmamızı bekliyorsunuz. İnanmayacağız! Ali İsmail Korkmaz'ın, Abdullah Cömert'in, Ethem Sarısülük'ün, Mehmet Ayvalıtaş'ın, Medeni Yıldırım'ın, Ahmet Atakan'ın, Hasan Ferit Gedik'in demokratik protesto haklarını kullanırken öldürülmelerini, Berkin Elvan’ın katledilmesini doğal kabul etmemizi, unutmamızı, ‘Emri ben verdim’ diyenlerin sorumluluğunu yok saymamızı, onların katillerini saklamanızı, yargıdan uzak tutmanızı, cezasız bırakmanızı kabul etmemizi istiyorsunuz. Kabul etmeyeceğiz!”
 
 
Hesap Soruyoruz
 
 
Doğa katliamlarına, laiklik karşıtı uygulamalara, iş cinayetlerine, kadın cinayetlerine, Gezi Direnişi’ne de vurgu yapan Baro Başkanı Yılmaz, “İkizdere’de, Kazdağları’nda, Yılmazköy’de, Akbelen’de ve daha birçok yerde havamızı, suyumuzu, toprağımızı, ormanımızı, tüm kamusal alanlarımızı kendi çıkarlarınız için halkın ihtiyaçlarını hiçe sayarak, rant talan ve yağma düzenine kurban etmenize rıza göstermemizi bekliyorsunuz. İzin vermeyeceğiz! Laik cumhuriyetin tüm kurum ve kurallarını yok etmenize, eğitimin ve öğrencilerin barınmalarının tarikatlara, cemaatlere bırakılmasına, ÇEDES projesiyle okullara imam ve vaiz atanmasına, cumhuriyet değerlerine ve ilkelerine karşı saldırılarınıza sessiz kalacağımızı düşünüyorsunuz. İzin vermeyeceğiz! Bizler, Aladağlar’da tarikat yurdunda yanarak ölen çocuklarımızın, Soma’da, Ermenek’te, Bartın’da iş cinayetlerinde katledilen maden emekçilerinin, Gezi’nin ve Gezi direnişçilerinin, katledilen Emine Bulut’un, Özgecan Aslan’ın, Ebru Gültekin’in ve öldürülen yüzlerce kadının, LGBT bireylerin acılarının hesabını soruyoruz. Bizler, halkın avukatlığını yapan Selçuk Kozağaçlı’nın, Dört Ayaklı Minarenin önünde katledilen barışın sesi Tahir Elçi’nin, kentlerimizin yağmalanmaması için mücadele eden Can Atalay’ın, Mücella Yapıcı’nın ve Tayfun Kahraman’ın dostlarıyız” ifadelerini kullandı. 
 
 
Geçit Yok, Biz Varız!
 
 
Baro Başkanı Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: “Bağımsız ve tarafsız yargı istiyoruz, özgürlük istiyoruz, demokrasi istiyoruz, adalet istiyoruz. Hiçbir karanlığa teslim olmayacağımızı, vazgeçmeyeceğimizi, biat etmeyeceğimizi yeniden ve yeniden haykırıyoruz! Geçit yok biz varız!”
 
 
Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam!
 
 
Yağmura rağmen büyük katılımın olduğu yürüyüşte konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “1999’da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan edildi. Kadınların bir omuz mesafesinde yanında olmaya devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi'nin arkasında durmaya devam edeceğiz. Diyorum ki; 'Susma sustukça sıra sana gelecek!' Diyorum ki: 'Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz Diyorum ki: 'Birleşe birleşe kazanacağız! Diyorum ki: Bu daha başlangıç mücadeleye devam!' Bu güzelim topraklarda; emeğin hakkının verildiği, demokrasinin layık olduğu şekilde yaşandığı, insanların dayanışma ve huzur içinde oldukları bir memleketi hep beraber kuracağız" şeklinde konuştu.