MERKEZLER

İzmir Barosu Çocuk Hakları Bülteni Yayımlandı

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

Bülteni haberin devamında okuyabilirsiniz

Sunuş

Özgür Yarınlar İçin Çocuk Hakları

Av. Cansu Seçgin

İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi

 

Çocuk, toplumun en önemli nüvesi ve geleceğinin güvencesidir. Bu minvalde çocuk haklarının hak ve özgürlükler bakımından korunması çocuk açısından önemli olduğu kadar toplum için de çok büyük önem arz etmektedir.

 

Çocuğun baskıya ve şiddete maruz bırakılmadan yetişmesi, temel hak ve özgürlüklerinin korunması; fiziksel ve ruhsal gelişimi açısından sağlıklı olmasını, dolayısıyla yaşadığı topluluğun bir parçası olmasını sağlayacaktır.

 

Çocuk haklarını korumak ve geliştirmek, bir toplumun geleceği için yapılan en önemli yatırımdır. John Dewey’in çok yerinde ifade ettiği gibi “Eğer bir toplumda çocuklar ihmal ediliyorsa o toplumgeri kalmış bir kültürdür. Ancak çocukların gelişimine önem veriliyorsa o toplumun kültürü gelişmiş bir kültürdür.”

 

Çocukların hukukun öncelikli konusu olması, onların özel olarak korunmasını dolayısıyla yasal ve anayasal olarak koruma altına alınmasını zorunlu kılar.

 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tüm çocuklar açısından olumsuz koşulları ortadan kaldırmak ve onlara daha iyi bir yaşam sağlamak amacıyla, 20 Kasım 1989 tarihinde, Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ni hazırlayarak üye ülkelerin onayına sunmuştur. Bu sözleşme, 196 ülke tarafından onaylanmasıyla, taraf olan ülke sayısının en yüksek olduğu sözleşme özelliğini halen korumaktadır.

 

Türkiye Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ni, 1990 yılında imzalamış olsa da ancak 1995 yılında ve ne yazık ki bir takım çekincelerle yürürlüğe koymuştur.

 

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra ülkemizde çocuk haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda etkili ve bütünlüklü bir yasal mevzuat oluşturulamamıştır. Çocuklarla ilgili riskleri önceden tespit edecek ve riskleri önleyecek mekanizmalar ve politikalar henüz oluşturulamamıştır.

 

Ulusal düzeyde, Anayasa dahil var olan tüm yasal mevzuatta çocuklar hakkında düzenlemeler dağınık bir şekilde yer almakta olup; çocuklarla ilgili iş ve işlemlerde neyin esas alınacağı çoğu zaman bilinmemekte ve verilen kararların önemli bir kısmında çocuklar hak ihlaline uğramaktadır. Çocuk haklarını düzenleyen bütünlüklü bir “Çocuk Hakları Temel Yasası” çıkarılarak mevzuat karmaşası en kısa sürede giderilmelidir.

 

Çocukların yaşam hakkının korunması açısından halen önemli risklerin var olduğu, bu risklerin hem ailede hem de kurumsal ortamlarda varlığını sürdürdüğü, yoksulluk, şiddet ve istismar döngüsünün çocukların gelişme hakkından yararlanmaları önündeki en önemli engel olduğu, gelir adaletsizliği ve buna dayalı olarak belirginleşen bölgesel/kentsel farklılıkların yaşam ve gelişme hakkını tehdit ettiği, fırsat eşitsizliğinin çocuklar özelinde toplumsal barışı tehdit eden en önemli unsur olduğu rahatlıkla söylenebilir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, engellilik olgusunun, kırsal bölgelerde yaşamanın, etnik ve dini farklılıklara sahip olmanın çocuklar için önemli sorunları tetiklediği unutulmamalıdır. Sorunların nasıl çözüleceği ve ne yapılması gerektiği hususundaki sorular ise çocuk hakları üzerine çalışanların yanıt aradığı konular arasında. Türkiye’de çocuk refahı konusunun önemi geniş toplumsal kesimler ve karar mekanizmaları tarafından biliniyor. Temel eksiklik, kapsayıcı bir ulusal çocuk politikasının yaşama geçirilememesi. Yapılması gereken, çocuk hakları temel ilkeleri ve çocukların gelişimsel ihtiyaçları temelinde, sağlık, eğitim, sosyal hizmetler gibi farklı sektörlerin bütüncül bir yaklaşımla koordinasyon içinde çalışmasını sağlayacak mekanizmaların kurulmasıdır.

 

Bu noktada, Türkiye özelinde, çocukların karşı karşıya kaldığı/kalabileceği olumsuz tablonun değişebilmesi için uluslararası standartların eksiksiz olarak iç hukuka yansıtılması yönünde hızla mevzuat çalışması yapılmalı ve “Çocuk Hakları Temel Yasası” çerçevesinde gerekli adımlar atılmalıdır. Çocukların karşılaştığı tüm şiddet türleri ile kısa vadede mücadele etmek ve toplumsal bilinç oluşturmak için “Çocuklara Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı” ivedilikle hazırlanmalı ve kamuoyuna açıklanmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde çocuk haklarını koruyup gözetecek “Çocuk Hakları İhtisas Komisyonu” kurulmalıdır. Merkezi ve yerel yönetim bütçelerinde çocuklar için harcanacak kaynakların ayrılması zorunlu olmalı ve kaynakların çocuklar için harcanması kurala bağlanmalıdır. Çocuklarla ilgili verilerin tutulacağı bir ‘‘Ulusal Veri Tabanı’’ oluşturulmalıdır. Çocuk işçiliği ile etkin mücadele kararlılığı yasal olarak ortaya konulmalı ve denetimlerle süreç izlenmelidir.

 

Çocuklar için yapımı sürdürülen ceza ve infaz kurumları çocukların psiko-sosyal destek alacağı ve sanatsal-sportif faaliyetler yürüteceği kültür ve spor merkezi olarak inşa edilmelidir. Çocuk cezaevleri ve çocuk koğuşları lağvedilerek çocukların kapatılarak cezalandırılması uygulamasına son verilmelidir. Küçük çocuğu olan kadın tutuklu ve hükümlülerin cezaları ya seçenek yaptırımlara çevrilmeli ya da adli kontrol şartıyla evlerinde cezalarının infaz edilmesi için çalışma başlatılmalıdır.

 

Engelli çocukların ve ailelerinin sosyal yaşama dahil olmasını sağlayacak erişilebilirlik başta olmak üzere; tüm tedbirler ilgili STK’ların öneri ve katkılarıyla alınmalıdır. RTÜK dahil olmak üzere; çocuklarla ilgili her konuda karar mekanizmalarına çocuk katılımı ve çocukların görüş ve önerilerini sunacağı mekanizmalar kurulmalıdır. Çocuk hakları alanında alınan tedbirlerin uygulanması ve ilerlemenin raporlanması hususunda ‘‘çocuk hakları’’ ve ‘‘insan hakları’’ örgütleriyle iş birliği içinde çalışma mekanizmaları kurulmalıdır.

 

Çocuğun eğitim ve öğretim hakkı uyarınca ilköğretim zorunlu ve parasız olmalı, farklı etnik grupların çocuklarına kendilerini en iyi şekilde geliştirebilecekleri şekil ve usullerle eğitim öğretim hakkı tanınmalı, farklı inanç gruplarına zorunlu din dersi dayatmasına son verilmelidir. Türkiye’de bir an önce çocuk ceza adalet sisteminin iyileştirilmesi ile ilgili uluslararası tavsiyelere uyulmalıdır.

 

‘‘İzmir İnsan Haklarının Başkenti’’ şiarıyla yola çıkan İzmir Barosu, insan hak ve özgürlükleri alanındaki 111 yıllık hukuk mücadelesi geleneği ile bir insan hakkı olarak, çocuk haklarının tesisi, korunması ve bu alandaki kazanımların daha ileriye taşınabilmesi için kurumsal olarak üzerinedüşen görevleri yerine getirmeye devam edecektir.

 

İzmir Barosu Çocuk Hakları Özel Bülteni’nin bu yılki sayısının içeriği ise şöyle:

 

Sunuş

Özgür Yarınlar İçin Çocuk Hakları

Av.Cansu SEÇGİN

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuğun Yüksek Yararı

Av. Zerrin ŞENYIL KALE

Bir Gezi, Bir Cezaevi

Av. Melek ÖZÖNER

Çocuk

Av. Şefika MISIRLI

Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar...

Av. Tuğba YAYLAMIŞ

Dinlemezler ki Çocukları

Hasan Hüseyin KORKMAZGİL

Çocukların Özgürlüklerinin Kısıtlanmasının Son Çare Olması Prensibi

Av. Sena Gökçe TUTGUNER

Türkiye’de Eğitim Sistemi ve Özel Yurtlara Dair

Av. Gizem Öykü BAŞKAYA

Denizle Güneş

Sennur SEZEN

Mütevazi Bir Öneri: Çocukları Yiyelim!

Stj. Av. Muzaffer ÇEVRİM

Türk Hukuk Sisteminde Çocuk Dilencilik Kavramı, Yaptırımlar ve Uygulamadaki Eksiklikler

Av. Can KURTULAN

Sokakta Çalışan ve/veya Yaşayan Çocukların Psikososyal Özellikleri

Prof. Dr. Ahmet ÇELİKKOL

Avrupa Konseyi Üyesi Olarak Türkiye’nin Çocuk Haklarına İlişkin Yükümlülükleri

Av. Uluğ İlve YÜCESOY

Oyun

İsmail UYAROĞLU

Basın Açıklaması

Çocuklarıma

Aziz NESİN

Basın Açıklaması

Çocuklara...

Av. Özkan YÜCEL - İzmir Barosu Başkanı

 

BÜLTENİ OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ >>>