MERKEZLER

Basın Açıklaması

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

Çocuk ve kadın hakları ihlallerinin yoğun yaşandığı son yıllarda,haklara yönelik bir darbe de Anayasa Mahkemesi’nden gelmiştir.

BASINA VE KAMUOYUNA

 

Çocuk ve kadın hakları ihlallerinin yoğun yaşandığı son yıllarda,haklara yönelik bir darbe de Anayasa Mahkemesi’nden gelmiştir. Anayasa Mahkemesi  12.11.2015 tarihli kararında Türk Ceza Kanunun 103. maddesinin 2.fıkrasını iptal etmiştir. Özellikle erken yaşta evlilikleri ve çocuk istismarını önlemek amacı ile getirilmiş olan bu fıkranın iptali ile artık erken yaşta evlilik gerçekleştiren faillerin çekinecekleri hiçbir husus kalmamış, açıkça ve alenen çocuk istismarı teşvik edilmiş,çocuk istismarı ve kadın cinayetlerini önlemeye yönelik son yıllarda elde edilen kazanımlar hiçe sayılmıştır.

Maddenin iptal gerekçesinde yer alan; “şehirlerde erken yaşta cinsel ilişkinin yaygın olması, küçük yörelerde ise gelenek gereği erken evliliklerin yaygın olması “ ifadeleri, 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan gerekçelerdir. Maddenin iptali ve dayanılan gerekçe , hem gençleri bilinçsiz ve sağlıksızca cinsel ilişkiye yöneltecek hem de kırsal kesimde bir türlü önünü alınamayan,gelenek ve göreneklerle beslenen,özellikle okul çağındaki kız çocuklarının, bir eşya gibi başlık parası karşılığı,evlilik adı altında başka erkeklere satışını gerçekleştirilecektir.

Bilinmelidir ki;

·         Ülkemizde çocuk hakları ihlalinde ilk sırada çocukların zorla evlendirilmeleri yer almaktadır.

·         Erken yaşta zorla evlendirilen kız çocuklarının % 14’ü 15 yaşın altındadır.

·         Erken yaşta yaptırılan evlilikler çocukların eğitimlerini tehlikeye sokmakta,çocuklar doğurmak ve ev işi yapmak amacı ile okulu terk etmeye zorlanmaktadır.

·         Milli Eğitim Bakanlığının verilerine göre erken yaşta evlilik ve nişanlanma nedeni ile okula devam etmeyenlerin %97.4’ü kız çocuklarıdır.

·         Hamilelik ve doğumun yol açtığı sorunlar 15-19 yaş arası genç kızlarda birinci ölüm sebebidir.

·         Erken yaşta zorla yaptırılan evlilikler çocukların temel haklarını elinden alan ve kadının statüsünü düşüren,kadınları eğitimsizlik,fakirlik,bağımlılık ve şiddet kısır döngüsüne hapseden bir insan hakkı ihlalidir.

Anayasa Mahkemesi bu kararı ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri de ihlal etmiştir. Taraf olduğumuz BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 1. maddesi gereğince daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılmaktadır.

Sözleşmenin 3.maddesinin 1.fıkrasından; Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir,

Yine aynı sözleşmenin 34 maddesi: Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla Taraf Devletler özellikle:

1.      Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını;

2.      Çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini;

3.      Çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini,

önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar, hükümlerini içermektedir. Anayasa Mahkemesinin, hukuktan yana değil ataerkil toplum yapısını korumaya yönelik bu kararı, evrensel hukuk normlarına aykırılık nedeni ile de açıkça kadın ve çocuk haklarına yönelik  ihlallerle sonuçlanacak bir süreci başlatmaktadır.

Biz İzmir Barosu Kadın Hakları ve Çocuk Hakları Merkezleri olarak; erken yaşta evliliği özendiren, çocuk istismarını teşvik eden ve dolayısı ile kadın ve çocuk haklarını doğrudan ihlal eden Anayasa Mahkemesinin bu kararını, kadına ve kız çocuklarına bakış açısını, açıkça eleştiriyor ve ihlallere yönelik ulusal ve uluslararası hukuk alanında mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Saygılarımızla.15.12.2015

 

 

İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI