MERKEZLER

Basın Açıklaması

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

5 Aralık 1934 – Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının tanınmasının 81. yıldönümü kutlu olsun!

Basına ve Kamuoyuna

 

5 Aralık 1934 – Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının tanınmasının 81. yıldönümü kutlu olsun!

 

Kadınlar, Kurtuluş Savaşı'nın en önemli unsurlarından biriydi ve Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in ilanından sonra ‘‘kadın hareketi’’ne büyük önem verdi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İkinci Meşrutiyet sırasında başlayan kadın uyanışı, cumhuriyetle birlikte büyük bir ivme kazandı. Kadın hareketinin ve haklarının en büyük savunucusu ise, her öncü eylemde

olduğu gibi, Mustafa Kemal'di. 

Atatürk, kadınların siyasal örgütlenişini Kurtuluş Savaşı yıllarında destekliyordu. 1923 yılının yaz aylarında, daha Halk Fırkası ve Cumhuriyet kurulmadan ‘‘Kadınlar Halk Fırkası’’ kurulmuştu. Bu siyasi örgüt, her açıdan Cumhuriyet hükümetlerine baskı yaparak kadın haklarının savunucusu oldu. Şubat 1924'te ‘‘Türk Kadın Birliği’’ kuruldu, ama Türk kadınının çağdaş yasal haklara kavuşmaları, biraz zaman aldı. Ama yine de Cumhuriyetin ilk yıllarında, yani 1926-1934 yılları arasında gerçekleştirilen birçok devrim, kadınların sosyal ve siyasi yaşamda, eğitimde, hukukta, aile içinde ve çalışma yaşamında erkeklerle eşit duruma gelmesini sağlamıştır. Öyle ki bu konularda yapılan yenilikler birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce hayata geçirilmiş, kadın hakları konusunda cumhuriyetimizi adeta Avrupa’nın öncüsü konumuna getirmiştir.

Atatürk, Türk kadınına milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınması ile ilgili olarak yaptığı konuşmada şöyle demektedir;   
'Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında başarılar göstermiştir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatla kullanacaktır.'    
 

Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze doğru geldiğimizde ise kadını her alanda geri plana atma çalışmalarının giderek büyüyerek devam ettiğini üzüntü ile görmekteyiz. 81 yıl önce Atatürk’ün kadınlara vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkı büyük ölçüde kâğıt üzerinde kalmış, kadınlar ne yazık ki uygulamada ailesinin seçtiğini seçmiş, kendisi ise seçmemiş ve seçilememiştir…

 

Yıllara göre kadınların parlamentoda temsilini bir gözden geçirelim. 1935'te 18 kişi olarak Millet Meclisi'ne giren kadınlar, 1939'da 15, 1943'te 16 kişiydiler. 1946'dan itibaren sayıları tek haneye düştü. 1954-1977 arası 3 ila 9 sandalye arasında gidip geldiler. 1983'te 12, 1987'de 6, 1991'de 8 kişiyle temsil edildiler. 1995'te 13, 1999'da 23, 2002'de ise 24'e ulaştılar. 1961'den sonra parlamentoya giren 9 senatörü eklesek de bir temsilden söz etmek mümkün değil. Cumhuriyet devrimleriyle kazandığımız haklar daha ileriye götürülmesi gerekirken ortaçağ karanlığına doğru sürüklenmektedir.

İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi olarak, kadının toplumsal yaşamın her alanında var olmasının ve temsiliyetinin siyasi bir bakış açısı ve bir devlet politikası olduğunun bilincindeyiz. Kadınların siyasette ve karar verici her konumda daha etkin rol alacağı, kadın cinayetlerinin ve tacizlerin yaşanmadığı bir Türkiye inancıyla yılmadan usanmadan çalışmalarımıza devam etme azmindeyiz.
Saygılarımızla. 04.11.2015

 

 

İZMİR BAROSU

KADIN HAKLARI DANIŞMA VE

HUKUK ARAŞTIRMALARI MERKEZİ