BASIN AÇIKLAMALARI

Dünya Çocuk Günü Basın Açıklaması

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

Birleşmiş Milletler Örgütü’ne üye bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de Ekim ayının ilk pazartesi günü “Dünya Çocuk Günü “ olarak kutlanmaktadır.

Basına ve Kamuoyuna;

 

Birleşmiş Milletler Örgütü’ne üye bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de Ekim ayının ilk pazartesi günü “Dünya Çocuk Günü “ olarak kutlanmaktadır.

 

İlk olarak Uluslararası Çocuk Günü fikri, 1925  yılında Cenevre’de yapılan Çocukların Refahı için Dünya Konferansı'ndan sonra doğmuştur. 54 ülkenin katılımıyla gerçekleşen Konferans’ta Çocukların Korunmasına Dair Cenevre Bildirgesi kabul edilmiştir. Bu bildirge ile  Dünya Çocuk Günü adıyla çocuklar arasında ortak duygular oluşması, ulusların barış içinde yaşama özlemlerinin pekişmesi amaçlanmıştır.

           

İnsanlığın mutluluğu, dünyamızın güzelleşmesi, yaşanılır bir dünya olması ancak çocukların korunması ve iyi yetiştirilmesiyle mümkündür. Çocuklarımız yarının büyükleri, geleceğin yöneticileri ve güvencemizdir. İşte bu amaçla yoksulluk, çocuk işçiliği, eğitim, sağlık, korunma gibi konularda uluslar arası bildirgeler ve Çocuk Hakları Sözleşmesi yapılmıştır.Bu sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerden biri Türkiye’dir.

 

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra ülkemizde korunmaya ihtiyacı olan çocuklarla, suça sürüklenen çocuklar hakkında çocuğun yüksek yararını sağlayacak tedbirler almak üzere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunuhazırlanmış ve bu kanun 3 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla birlikte korunmaya muhtaç çocuklar ile suça sürüklenen çocuklar hakkında çeşitli yasal düzenlemeler yapılmış ve çocuklarımız sağlıklı bir birey olarak topluma kazandırılmaya çalışılmıştır.

Tüm yasal düzenlemeler ile hedeflendiği üzere; çocuğun yeteneklerinin en üst düzeyde gerçekleştirebilmesine yönelik eğitim hakkı, oyun ve dinlenme hakkı, bilgi edinme, bilgi alma hakları, din, vicdan ve düşünce özgürlüğü, güvence altına alınmalıdır.

 

Bu çerçevede; öncelikle

-Uluslararası sözleşmeler ışığında18 yaşına kadar her bireyin ‘çocuk’ olduğu kabul edilmeli, Çocuk Koruma Kanunu, Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunundaki birbirine aykırı hükümler yeniden düzenlenerek ebeveyn rızası ile yaş büyütme ve mahkeme kararıyla evlendirmelerin önüne geçilmelidir.

 

-Zorunlu eğitim en az 12 yıl olmalıdır;Sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak tüm çocukların eğitimine erişim hakkı güvence altına alınmalı,eğitimde fırsat eşitsizliğine neden olan; eğitim öğretimin özel sektöre devredilmesi yerine devlet okullarında etkin eğitim ve öğretim programları oluşturacak politikalar üretilmelidir.

 

-Çocukların korunması ve geliştirilmesi,ayrımcılıkla mücadele edilmesinde önemli görev ve yetkileri bulunan Milli Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesi; Milli Savunma ,Diyanet ,İçişleri Bakanlıkları vb. ile karşılaştırıldığında oldukça düşüktür.Bu nedenle çocukların sağlıklı gelişimleri alanında geniş bir faaliyet alanına sahip olan bu bakanlıkların bütçeleri (Avrupa Birliğinden alınan hibelere bağlanmayacak kadar özel ve önemli olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak ) üstlendikleri görevlerle uyumlu hale getirilmeli ve derhal arttırılmalıdır.

 

-Dünya genelinde acımasızca sürüp giden savaşların ve güç gösterilerinin ortasında kalan çocuklar çoğunlukla yaşamlarını yitirmekte, sakat kalmakta, ailelerini kaybetmekte ve sığındıkları ülkelerde hayatta kalma mücadelesi vermektedirler.

Anayasanın16.maddesinde temel hak ve hürriyetlerin yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak ancak kanunla sınırlanabileceği belirtildiğinden, mülteci ve sığınmacıların temel hak ve özgürlükler açısından uluslararası sözleşmeler ve var olan kanun ve yönetmeliklerdeki hak ve özgürlükler açısından vatandaşlarla  eşit konuma sahip olduğu unutulmamalı, göçmen çocukların her türlü ihmal, istismar ve sömürüye karşı korunmasını sağlayacak ulusal ve uluslar arasımekanizmalar oluşturulmalıdır.

 

-Çocuk işçiliği uluslararası bir sorun olup ülkemizde de en ağır biçimi ile uygulanmaktadır. Dünyada milyonlarca çocuk, fiziksel, zihinsel, eğitsel, sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerine zarar veren ulusal yasalarla ve uluslararası standartlara uygun olmayan koşullarda çalışmaktadır. Günümüzde çalışan çocukların sayısını kesin olarak söylemek mümkün olmasa da, ILO araştırmalarına göre dünyada 5-14 yaş grubunda 250 milyon çalışan çocuk bulunduğu, 12-17 yaş grubu 283 milyon çocuğun çalıştığı için okula devam edemediği tahmin edilmektedir.

Türkiye’de çocuk işçiliği ile mücadelede başarıya ulaşabilmesi için öncelikle sorunu ortadan kaldıracak politika ve programlara bilgi sağlamak amacıyla, kapsamlı bir ulusal çocuk işçiliği araştırması yapılmalıdır.Ayrıca zorunlu eğitim yılının en az 12 yıla çıkarılması, çalışan çocukların durumlarının yakından izlenmesi ve sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilerek,çocukların zorunlu nedenlerden dolayı çalışmalarının önüne geçilmesiile kısa sürede olumlu sonuçlar almak mümkün olacaktır.

 

İzmir Barosu; Çocuk Hakları Merkezinin bugüne kadar yapmış olduğu tüm  çalışmalarıyla en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın yüksek yararını korumayı bir görev bilmiş ve tüm çocuklarımızın  renkleri, dilleri, dinleri farklı olsa da dünyaya hep gülen yüzlerle bakması, hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmadan sağlıklı bir birey olarak yetişmesi gerektiğine inanmıştır. Bu amaçla çocuk işçiliği, çocuk istismarı, suça sürüklenen çocuklar, mülteci çocuklar başta olmak üzere tüm çocuk hak ihlallerinde çocuklarımızın yanında olmuştur ve olmaya devam edecektir.

 

Sağlıklı, güvenli, mutlu bir çocukluk yaşamaları dileğiyle tüm çocuklarımızın “ Dünya Çocuk Gününü “kutluyoruz.

 

Saygılarımızla.05.10.2015

 

                                                                                   İZMİR BAROSU

                                                                          ÇOCUK HAKLARI MERKEZİ

                                                               SORUMLU YÖNETİM KURULUÜYESİ

                                                                                AV.NURİYE KADAN