BASIN AÇIKLAMALARI

İzmir Barosu Dünya Çevre Günü'nde Zeytincilik Yasası'na Vurgu Yaptı

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

İzmir Barosu, Dünya Çevre Günü yaptığı açıklama ile TBMM’deki tüm siyasi partilere mensup milletvekillerini zeytincilik konusunda duyarlı olmaya davet etti

Dünya Çevre Günü doğal çevrenin korunması amacı ile 5 Haziran 1972 tarihinde Stockholm‘de toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve İnsan Konferansı’nda ilan edilmesinden bu yana kutlanıyor! Ancak her Dünya Çevre Günü’nü çevreyi yok edecek yeni bir “yasal” düzenleme ile karşı karşıya kalıyoruz.

 

17 Mayıs 2017 tarihinde “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı”nı TBMM Başkanlığına sunmuştur.

 

Kıyı Kanunu, Mera Kanunu ve Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’da değişiklik öngören maddeler, tarımı, hayvancılığı, denizciliği ve çevreyi, plansız bir sanayileşme ve çarpık kentleşme uğruna heba edecek nitelikteki düzenlemeler getirilmektedir.

 

Yine bir  “torba yasayla”, bir dizi kanun değişikliğinin yanı sıra, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’da da değişiklik öngörmektedir. Kanun Tasarısının gerekçesinde Zeytincilik Kanununun 20’inci maddesinin değiştirilme gerekçesi olarak, zeytincilik faaliyetleri ile sanayi yatırım alanlarının çakışması halinde hem zeytin sahalarının zarar görmemesi hem de sanayi yatırımlarının ekonomik bakımdan değerlendirilmesine imkân tanınması olarak belirtilmektedir. Oysa, bilindiği gibi, zeytinciliğin geleceği açısından kaygı ile karşılanan bu Kanun Tasarısının benzerleri, bundan önce 6 defa gündeme gelmiş, ancak Mecliste reddedilmişti.

 

Zeytinciliğin sorunları ve yol haritası 2006 ve 2009 yıllarında iki kez TBMM Zeytincilik Araştırma Komisyonlarında ele alınmıştır. Bu Komisyonlar, tüm yörelerde kişi kurum ve kuruluşlarla görüşmüş, yurt içi ve yurt dışında zeytinliklerde, zeytin ve zeytinyağı işleme ve üretim ve sanayi tesislerinde incelemelerde bulunmuş, çalışmalar sonunda bilimsel niteliğe sahip yaklaşık 300’er sayfalık iki rapor hazırlanarak kitap haline getirilmiş ve güncelliğini korumaktadır. Bu raporlarda da görüleceği gibi milli irade Zeytincilik Kanunun ilgili amir hükümlerinin korunması yönünde gerçekleşmiştir.

 

Zeytincilik, Türkiye’ de yaklaşık 500 bin ailenin (10 milyon yurttaşımızın) geçim kaynağını, işlenen tarım alanlarının % 3,5’unu oluşturan bir sektördür.  Zeytin üretimi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlıklı beslenmede, istihdam sağlanmasında ve diğer sanayi kollarına Pazar yaratmada, yüksek katma değeriyle doğrudan ve dolaylı yoldan 10 milyon kişinin geçimini sağlamada, tarımsal ve sosyo ekonomik yönden ciddi bir önem taşımaktadır.

 

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) koordinatörlüğünde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile birlikte yürütülen çalışmalar sonucunda hazırlanan raporda 2016-17 sezonu resmi rekolte tahmini göre, zeytinyağı üretimimiz 177 bin 365 ton olup bu üretimin değeri yaklaşık 500 milyon dolardır. 2016/2017 sezonunda Türkiye Genelinde Toplam; 144.384.666 adet meyve veren , 26.895.736 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortalama 11 Kg zeytin verimi  ile 1.535.055 ton zeytin danesi alınacağı, bunun 432.976 ton’ unun sofralık zeytine, 1.102.080 ton’unun ayrılacağı, bundan da ortalama 177.365 ton zeytinyağı elde edileceği, tahmin edilmiştir.

 

Bu ekonomik getiriler birkaç yıl veya 15-20 yıllık bir süre ile sınırlı değildir. Zeytin ağacı Anadolu’ da on bin yıldır insanoğlunun, geçim, beslenme, sağlık ve güzellik kaynağı olarak görevini sürdürmektedir. Dünya var oldukça da insanlığa ve çevreye hizmete devam edecektir. Bu yönüyle yeryüzünde hiçbir madenin getirisi zeytin ağacının toplam getirisi kadar olamaz.

 

Kanun Tasarısının 2’inci maddesinde zeytinlik alanlar daraltılmakta, bir dekar alanda en az on beş kültür çeşidi veya yabani zeytin bitkisi bulunmuyorsa o yer “Zeytinlik saha” sayılmamaktadır.

 

Ülkemizde zeytinlikler küçük ve dağınıktır. Bu hüküm ile zeytinliklerin en az yüzde yetmişinin zeytinlik vasfından çıkarılabileceği tahmin edilmektedir.

 

Düzenleme ile artık zeytin üreten köylünün, üreticinin, küçük alalarda bulunan zeytinliği zeytinlikten sayılmayacak, hiçbir hak ve teşvikten yararlanamayacak, büyük işletmelerin daha da güçlenmesi sağlanacaktır. Öyle ki Dünyanın en büyük üretici ülkeleri olan İspanya, İtalya, Yunanistan başta olmak üzere AB’DE 2,800,000 kayıtlı zeytinyağı üreticisi bulunan Avrupa Birliğinde 100’den daha az ağaca sahip olan bu kimseler aşağı yukarı 1 ha.’lık (10 dekarlık) bir alanda zeytin üretimi yapmaktadırlar. Türkiye’de de yaklaşık 500 bin ailenin geçim kaynağını oluşturan, işlenen tarım alanlarının yüzde 3,5’ine karşılık gelen zeytin alanlarının büyük bir kısmı Kanun Tasarısıyla tehlike altına olacaktır.

 

Kanun Tasarısı ile zeytinlik sahaların bulunduğu illerde valinin başkanlığında Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu oluşturuluyor. Tasarı yasalaştığı takdirde  kurul, muğlak bir ‘kamu yararı‘ kavramıyla, zeytinlik sahalarında sanayileşme, madencilik, tesisleşme ve yapılaşma faaliyetine karar verebilecek

 

Kamu ağırlıklı olarak kurulacak bu kurulda Sivil Toplum Örgütleri ve demokratik kitle örgütleri yer almıyor. Zeytinliklerin akibeti yatırım ağırlıklı Bakanlıkların kararlarına bırakılıyor.

 

Tasarının zeytinlik, mera ve kıyılara ilişkin maddelerin geri çekilmesi yönündeki önergelerin tümü reddedilmiştir. Böylece tasarı sadece zeytinlikleri yok edilmesinin değil kıyı ve meraların yağma ve talanına da yol açmasınını önünü açan “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı”nın geri çekilmesini ve gelecek kuşaklar ile Ülke çıkarları temel alınarak bir daha değerlendirmesini talep ediyoruz.

 

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

 

İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI