BASIN AÇIKLAMALARI

Basın Açıklaması

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

Referandumla getirilmek istenen yeni rejimde kadının adı yok!

REFERANDUMLA GETİRİLMEK İSTENEN YENİ REJİMDE KADININ ADI YOK!

 

 

Örgütlü ve politik bir hal almış olan kadına yönelik şiddet yeni Anayasa  çalışmaları ile artık “kadının adı yok!” aşamasına gelmiş bulunmaktadır.

 

 

Bugüne kadar İzmir Barosu ve Kadın Hakları Merkezi olarak insan hakları ihlallerine karşı etkin mücadele sürdürdük.

 

 

Ancak uzun zamandır devam eden rejim ve sistem değişikliği tartışmalarında kadının toplumdaki yerinin ne olacağı göz ardı edilmektedir. Kadının toplumdaki statüsünün referandum sonrası hali mevzu dahi edilmemektedir.

 

 

Bilinmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin teşkilat yapısını, yönetim biçimini belirleyen Anayasa’daki haklar kadın ve çocuklar için yaşamsal derecede önemlidir. Laik, sosyal, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olma taahhüdünde bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşayacağı rejim değişikliği kadın ve çocuklar için Ortaçağ Karanlığını başlatacaktır. Bu yüzdendir ki İzmir Barosu ve Kadın Hakları Merkezi olarak görüşlerimizi, kaygılarımızı kamuoyu ile paylaşmayı görev biliriz.

 

 

Kabul ettirilmek istenen  Anayasa’da millet yoktur. Mahkemeler Türk Milleti adına artık karar vermeyecektir. “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” esası Anayasadan çıkarılmak istenmektedir. Türk Milleti eşit ve özgür yurttaşlardan oluşur. Kadın-erkek eşitliğini ve kadın lehine iyileştirici düzenlemeleri hedef almış ülkemizde; Türk Milleti kavramının çıkarılması ile kadın erkek eşitliğine dayalı yurttaş hukuku ortadan kalkacaktır.

 

 

Tek yetkinin, bütün gücün bir kişide toplandığı ,kararnameler ile devletin yönetildiği , Türk Milleti’nin  hem ad hem de varlığının olmadığı, hakimiyet hakkının elinden alındığı, hak arama, örgütlenme ve ifade özgürlüğünün yok sayıldığı, OHAL tutsaklığında yaşamak zorunda bırakılan bir rejimde kadının  yeri ne olacaktır?

 

 

Nitelik ve nicelik açısından kartopu gibi büyüyen kadına yönelik şiddet artık günlük yaşamımızda olağan hal almışken, eğitim hakkı engellenen kız çocukları, taciz ve tecavüze uğrayan kadınların sayısı gün geçtikçe artmakta iken ülkemizin yaşadığı  zihniyet değişiminin en  taze örneği Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kavgalar ve kadın vekillere uygulanan şiddettir. Anayasa tartışmalarında, nefret söylemine ve şiddete maruz kalan kadın vekillerin varlığı referandum dayatmasında bulunanların kadına yönelik bakışının bir göstergesidir.

 

 

O meclis ki; Milli Mücadele yıllarının  Sultanahmet Mitingi konuşmacısı Halide Edip Adıvar’ın, dünyada ilk kez çocuk hakları bildirisini okumuş, Kurtuluş Savaşında mücadeleye destek veren Muallimler Cemiyeti Başkanı  Nakiye Öğretmen’in  vekil olarak girdiği Gazi Meclistir. Bağımsızlık ve özgürlüğünü savaşla, kanla kazanmış bir ulusun Millet Meclisinde kadın vekillere yapılanlar, referandum sonrası ülke sathında kadınların yaşayacaklarının habercisidir.

 

 

Yeni Anayasa için  referandumu dayatanların yönettiği ülkemizde kadınlar neler yaşamıştır, neler yaşamaktadır ve neler  yaşayacaktır?

 

 

Kadın cinayetlerinin hızla arttığı, kadına şiddetin sıradanlaştığı, kadın istihdamının gerilediği, kayıt dışı kadın işgücünün sömürünün temel ekseni olduğu, bizzat yürütmeyi temsil edenlerin kadına karşı şiddeti meşrulaştırdığı, mazur gördüğü, bu anayasa değişikliğini savunanların kadın vekillere şiddet uygulayanlar olduğu, askeri okullara kadın öğrenci alımının durdurulduğu, kadınları çocuk bakmak, torun bakmak, yaşlı bakmak adı altında  çok az nakdi yardımla ev içine özendirildiği, TRT gibi bir kanalda kadına karşı nefret söyleminin geliştirildiği , yargı kararları ile kadına şiddetin cezasız kaldığı adeta teşvik edildiği, anayasa değişikliğini savunanların ve bizzat yürütmeyi temsil edenlerin kadını eşit yurttaş görmekten uzak olduğu günleri yaşadık ve yaşıyoruz. Tek adam rejiminin ihdas edilmek istendiği bu  günlerde kadına düşman zihniyetin temsilcileri yeni anayasada kadın için Ortaçağ rejimini  getireceklerdir.

 

 

Dünyada kuvvetler ayrılığının olduğu başkanlık rejimlerinde dahi kadın adayların Başkan olarak seçilme oranları, parlamenter sistemlerdeki Başbakan olarak seçilme oranına göre %90 daha düşük olduğu bilimsel verilerle sabittir. Kadın hakları alanında yıllarca süre gelen mücadeleler sonucu elde edilen kazanımlar; tüm yetkilerin bir kişinin elinde toplandığı bu anayasa değişikliği ile bir gün içinde kaybedilmesini engelleyecek bir sistem getirmemektedir

 

 

İzmir Barosu ve İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak yeni Anayasa değişikliğinin kadınların hak ve özgürlüklerine etkilerini kamuoyunun bilgisine sunarız.

 

 

Saygılarımızla.08.02.2017