YARGI KARARLARI

İcra emrinin iptali talebiyle yapılan şikâyet başvurusunda...

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

İcra emrinin iptali talebiyle yapılan şikâyet başvurusunda icra hukuk mahkemesince şikâyet dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya üzerinden karar verilmesi halinde adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olacağı

İcra emrinin iptali talebiyle yapılan şikâyet başvurusunda icra hukuk mahkemesince şikâyet dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya üzerinden karar verilmesi halinde adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olacağı-

BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, icra emrinin iptali talebiyle yapılan şikâyet başvurusunda İcra Hukuk Mahkemesince şikâyet dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya üzerinden karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası ilişkindir.

BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/6/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır.  Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. 2013/4074 numaralı bireysel başvuru dosyasının konu yönünden hukuki irtibatı nedeniyle 2013/4073 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

4. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 17/2/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. 

5. Bölüm Başkanı tarafından 11/7/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 7/8/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş, birinci başvurucuya 14/8/2014 tarihinde, ikinci başvurucuya 9/5/2014 tarihinde bildirilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını sırasıyla 18/8/2014 ve 21/5/2014 tarihlerinde ibraz etmişlerdir.

OLAY VE OLGULAR

 Olaylar

7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucular tarafından davalı Isparta İl Özel İdaresi aleyhine Isparta İş Mahkemesinde açılan fazla çalışma ücreti alacağının tahsili istemli davada Mahkemece 28/12/2011 tarihli ve E.2010/273, K.2011/518 sayılı karar ile başvurucu Mehmet Ali Bedir lehine 400 TL vekâlet ücreti ile 49,05 TL yargılama giderine, 28/12/2011 tarihli ve E.2010/248, K.2011/507 sayılı karar ile başvurucu Tevfik Günay lehine 400 TL vekâlet ücreti ile 47,05 TL yargılama giderine hükmedilmiştir.

9. Başvurucular, anılan kararlarda hükmedilen vekâlet alacağı ile yargılama giderinin tahsili için Ankara 14. İcra Müdürlüğünün E.2013/2380 sayılı ve E.2013/2396 sayılı dosyalarında ilamlı icra takipleri başlatmışlardır.

10. İcra Müdürlüğü, takip borçlusu Isparta İl Özel İdaresine icra emirleri göndermiş; borçlu idare vekili ise takip dayanağı Isparta İş Mahkemesinin E.2010/273 sayılı ve E.2010/248 sayılı dosyalarında, yargılamanın başından sonuna kadar davalı vekili olarak yer almasına ve vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olmasına rağmen vekil sıfatıyla kendisi yerine doğrudan borçlu idareye icra emri gönderilmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde şikâyet başvurularında bulunmuş ve icra emirlerinin iptalini talep etmiştir.

11. Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesi, dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda 2/5/2013 tarihli ve E.2013/286, K.2013/604 sayılı ve 3/5/2013 tarihli ve E.2013/283, K.2013/613 sayılı kararlar ile şikâyetlerin kabulüne ve icra emirlerinin iptaline kesin olarak karar vermiştir. Mahkeme, şikâyet dilekçelerini başvuruculara tebliğ etmemiş ancak gerekçeli kararında başvurucuları davalı olarak gösterip bu dosyalar nedeniyle vekâlet ücreti ile yargılama gideri ödemeye mahkûm etmiştir. Kararların gerekçelerinin ilgili ortak kısımları şöyledir:

“İİK.nun 18/3  ve HMK 320/1 maddelerine göre, şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olmadığı takdir edilerek evrak üzerinde inceleme yapılmıştır.

 …

7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, Avukatlık Kanunu'nun 41,171 ve HMK.73.maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur.

Somut olayda; takip dayanağı ilam kapsamında davacı/borçlu idarenin kendisini vekille temsil ettirdiği belirgindir. Takip dosyasında icra emrinin vekil yerine asile tebliğ olunması anılan yasa hükümlerine aykırı olduğundan şikâyetin kabulüne, borçlu idare adına gönderilen icra emrinin iptaline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”

12. Kesin nitelikli bu kararlar 15/5/2013 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiş, başvurucular 14/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

İlgili Hukuk

13. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 16. maddesi şöyledir:

“Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikâyet olunabilir. Şikâyet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet olunabilir.”

7. 2004 sayılı Kanun’un 17. maddesi şöyledir:

“Şikâyet icra mahkemesince, kabul edilirse şikâyet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir.

Memurun sebepsiz yapmadığı veya geciktirdiği işlerin icrası emrolunur.”

8. 2004 sayılı Kanun’un 18. maddesi şöyledir:

“İcra mahkemesine arz edilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır.

Şu kadar ki, talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi icra mahkemesine ifade zaptettirmek suretiyle de olur.

Aksine hüküm bulunmayan hâllerde icra mahkemesi, şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir. Duruşma yapılmayan işlerde icra mahkemesi, işin kendisine geldiği tarihten itibaren en geç on gün içinde kararını verir. Duruşmalar, ancak zorunluluk hâlinde ve otuz günü geçmemek üzere ertelenebilir.”

9. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesi şöyledir:

“(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.

(2) Bu hak;

a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,

b) Açıklama ve ispat hakkını,

c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini,

içerir.”

10. 6100 sayılı Kanun’un 317. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Dava açılması ve davaya cevap verilmesi dilekçe ile olur.”

İNCELEME VE GEREKÇE

11. Mahkemenin 21/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

12. Başvurucular, Isparta İş Mahkemesince lehlerine hükmedilen vekâlet ücreti ile yargılama giderinin tahsili için başlattıkları ilamlı icra takiplerine karşı borçlu tarafından yapılan şikâyet başvuruları üzerine İcra Hukuk Mahkemesince şikâyet dilekçeleri kendilerine tebliğ edilmeden ve duruşma açılmaksızın dosya üzerinden inceleme yapılarak aleyhlerine karar verildiğini, söz konusu yargılamalardan gerekçeli kararların tebliğiyle birlikte haberdar olduklarından savunma haklarını kullanamadıklarını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.

B. Değerlendirme

13. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde başvurucuların temel iddialarının, tarafı oldukları yargılamada iddia (şikâyet) hakkında bilgi sahibi olma ve karşı tez ile delillerini sunma hakkından yoksun bırakılmalarına ilişkin olması nedeniyle başvuru; adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi yönünden incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

14. Başvurucuların, adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasına dayanan şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden İnceleme

15. Başvurucular, Mahkeme tarafından lehlerine hükmedilen vekâlet ücreti ile yargılama giderinin tahsili için başlattıkları ilamlı icra takiplerine karşı borçlu tarafından yapılan şikâyet başvuruları üzerine İcra Hukuk Mahkemesince şikâyet dilekçeleri kendilerine tebliğ edilmeden ve dosya üzerinden yapılan incelemeyle aleyhlerine karar verildiğini belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

16. Bakanlığın görüş yazısında, adil yargılama hakkı kapsamında yer alan güvencelerden birinin silahların eşitliği ilkesi olduğu, bu ilke gereği davanın taraflarından birinin diğeri karşısında zayıf duruma düşürülmemesi gerektiği, adil yargılanma hakkının bir diğer ögesi olan çelişmeli yargılanma hakkı gereğince de davanın taraflarına, ileri sürülen deliller ve sunulan görüşlerle ilgili bilgi sahibi olma ve mahkemenin kararını etkilemek amacıyla bunlarla ilgili görüş bildirme imkânı verilmesi gerektiği ifade edilerek başvurucuların şikâyetleri incelenirken bu hususların gözönünde bulundurulması gerektiği yönünde beyanda bulunulmuştur. Başvurucular, Bakanlık görüşüne katıldıklarını bildirmişlerdir.

17. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

18. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

19. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında ilgili hükmü, Sözleşme’nin 6. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi gibi ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38). 

20. “Hakkaniyete uygun yargılanma”nın temel unsuru, yargılamanın “çelişmeli” olması ve taraflar arasında “silahların eşitliği”nin sağlanmasıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Rowe ve Davis/Birleşik Krallık [BD], B. No: 28901/95, 16/2/2000, § 60). Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ilkesi taraflara dava malzemesi hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda mahkemece tarafların dinlenilmemesi, taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi, yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabilecektir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Ruiz-Mateos/İspanya, B. No: 12952/87, 23/06/1993, § 63; Feldbrugge/Hollanda, B. No: 8562/79, 29/05/1986, § 44).

21. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de silahların eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

22. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir (Benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. J.J./Hollanda, B. No: 9/1997/793/994, 27/3/1998, § 43; Vermeulen/Belçika, B. No: 19075/91, 20/2/1996, § 33).

23. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddiaları da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilecektir (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).

24.  AİHM, silahların eşitliği ilkesine uyulup uyulmadığını denetlerken somut olayda şikâyet konusu eşitsizliğin yargılamayı fiilen ve gerçekten adaletsiz kılıp kılmadığına bakmaktadır (Kremzov/Avusturya B. No: 12350/86, 21/9/1993, § 75).

25. Bu bakımdan daha önce ulaşılamayan bilgi ve belgelere üst yargılama aşamasında ulaşılmış ve bunlara karşı iddia ve itirazlar dile getirilmiş ise silahların eşitliği ilkesi ihlal edilmiş sayılmayabilir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi, somut olayın usul kurallarına uygunluğunu denetlemek değil, adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini denetlemektir (Durmaz Oto. Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. (4), B. No:2013/251, 10/6/2015, § 22).

26. Somut olayda başvurucular tarafından başlatılan ilamlı icra takiplerine karşı takip borçlusunun icra emirlerinin iptali talebiyle yaptığı şikâyet başvuruları üzerine Mahkemenin, şikâyet dikçelerini başvuruculara tebliğ etmeden dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda şikâyetleri kabul ederek icra emirlerinin iptaline kesin olarak karar verdiği anlaşılmıştır.

27. Başvurucular, başlattıkları icra takipleri hakkında borçlu tarafından İcra Hukuk Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin şikâyet dilekçelerinin kendilerine tebliğ edilmediğini, bu sebeple tarafı oldukları yargılamalarda savunma yapma ve delil bildirme imkânından mahrum bırakıldıklarını belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakları ile hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

28. 6100 sayılı Kanun’un 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı; davalının davadan haberdar edilme, davaya ilişkin açıklama yapma ve delil bildirme hakkını güvence altına almaktadır. Bu hak bir anlamda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama hakkı ile de ilgilidir. Buna göre mahkeme davalıya savunma hakkını kullanma imkânı vermeden davanın esasıyla ilgili değerlendirme yapamayacaktır. Bu hakkın kullanılabilmesinin usul hukuku açısından en önemli sonucu; dava veya şikâyet dilekçesinin, içeriğindeki iddialara muhatap olan süjeye yani davalı veya karşı tarafa tebliğinin zorunlu olduğu olgusudur.

29. 2004 sayılı Kanun’un 16. Maddesinde icra ve iflâs dairelerinin, kanuna aykırı olan veya hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin iptali veya düzeltilmesi için icra mahkemesine şikâyette bulunulabileceği, aynı Kanun’un 18. maddesinde ise şikâyet davasında basit yargılama usulünün uygulanacağı; talep ve cevapların, dilekçe ile veya mahkemece tutanağa bağlanmak suretiyle sözlü olarak bildirilebileceği düzenlenmiştir.

30. Şikâyet müessesesi, icra dairesinin somut işlemine karşı bir denetim işlevi yerine getirir ve şikâyet olunan aslen icra dairesidir. Ancak inceleme sonunda şikâyet konusu işlemin iptali veya düzeltilmesi kararı verilmesi hâlinde bu işlem lehine olan kimsenin hukuksal durumu doğrudan etkileneceğinden bu kişilerin de zorunlu olarak davalı konumda bulunması gerekmektedir. Nitekim yerleşik yargısal uygulamalarda olduğu gibi başvuru konusu davalarda da takip alacaklısı sıfatıyla başvurucular, Mahkeme kararlarında davalı olarak gösterilmiştir.

31. Başvuru konusu davalara ilişkin olarak icra emirlerinin iptali istemiyle Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesine yapılan şikâyet başvurularında Mahkeme, şikâyet dilekçelerini takip alacaklıları olan başvuruculara tebliğ etmeden dosya üzerinden değerlendirme yapmak suretiyle icra emirlerinin iptaline kesin olarak karar vermiştir. Başvurucular ancak gerekçeli kararların tebliği ile birlikte şikâyet başvurularından haberdar olduklarından, şikâyetler hakkında bilgi sahibi olamamış ve buna karşı savunma ve delillerini Mahkeme önünde dile getirme hakkından mahrum kalmışlardır. Öte yandan başvuru konusu kararlar miktar itibarıyla kesin nitelikte olduğundan başvurucular, savunma ve delillerini bir üst mahkemede ileri sürme imkânı da bulamamışlardır. 

32. Mahkeme, icra dosyalarını inceleyerek şikâyet başvurularında bulunan tarafın talebi doğrultusunda karar vermiş; başvurucuların, dilekçe içerikleri ve toplanan deliller hakkında bilgi edinmelerine, bunlara karşı çıkmalarına ve delil sunmalarına imkân tanımayarak diğer tarafı yargılamalarda üstün bir konuma getirmiştir. Bu açıdan söz konusu eşitsizliğin yargılamaları adil olmaktan yoksun kıldığı ve başvurucular açısından silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

33. Başvuru dilekçelerinde, başvuru konusu yargılamalarda dosya üzerinden karar verilerek duruşmalı yargılanma hakkının da ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de yargılama sırasında “silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama” ilkesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından adil yargılanma hakkı kapsamındaki anılan şikâyet yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

34. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

35. Başvurucular, anayasal haklarının ihlal edildiğinin tespiti ve yeniden icra takibi yapmalarından kaynaklanan masraf olan 540,88’er TL’yi  tazminat olarak talep etmişlerdir.

36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesi şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.

…”

37. Başvuru konusu olaylarda, ihlale neden olan kararlar sonrasında başvurucular yeni icra takipleri başlatmışlardır. Bu sebeple yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığından bilgi edinilmesi için kararın ilgili Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

38. Tespit edilen ihlal; yargılama sonucunda verilen kararların değil, yargılama süreçlerinin adil olmadığına yöneliktir. Başvurucuların tazminat talepleri ise Mahkeme kararı nedeniyle başlattıkları yeni icra takipleri için yaptıkları masraflara ilişkin olduğundan ileri sürülen zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmaması nedeniyle başvurucuların tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

39. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 396,70 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.196,70 TL yargılama giderinin başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.

HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

396,70 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.196,70 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

Kararın bir örneğinin Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE

21/1/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Anayasa Mahkemesi, 21.06.2016 T. BAŞVURU NO: 2013/4073

NOT: Bilindiği gibi icra mahkemelerinde duruşma “İcra ve İflas Kanununda açıkça öngörülen durumlarda’’ (İİK.m.18/III,c:1) ve “icra mahkemesi tarafından duruşma yapılmasına gerek görülen işlerde’’ (İİK.m.18/III,c:1) yapılır. (Ayrıntılı bilgi için Bknz: UYAR,T./UYAR,A./UYAR,C. İcra ve İflas Kanunu Şerhi, C:1, 3.Baskı, 2014, s.334 vd.)

            Bu durumların dışında yani “İcra ve İflas Kanununda açıkça duruşma yapılacağı öngörülmemiş olan durumlarda’’ ve “icra mahkemesi tarafından duruşma yapılmasına gerek görülmeyen durumlarda’’ inceleme icra mahkemesi tarafından –talep üzerine ya da re’sen- evrak üzerinde yapılır. İşte incelemenin “evrak üzerinde’’ yapıldığı durumlarda, şikayet dilekçesinin mutlaka karşı tarafa tebliğ edilerek, karşı tarafın vereceği ‘cevap dilekçesi’ de değerlendirildikten sonra icra mahkemesince ‘evrak üzerinde’ yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekir. İcra mahkemesince ‘evrak üzerinde’ inceleme yapılarak karar verilen durumlarda, şikayet dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden (onun davaya karşı diyecekleri değerlendirilmeden) karar verilemez. İcra mahkemesinin bu gereği yerine getirmeden vereceği karar ‘adil yargılama hakkının ihlali’ anlamına gelir.

                Anayasa Mahkemesi yukarıdaki kararında ‘adil yargılama hakkı’na değinerek, ‘evrak üzerinde’ inceleme yapılarak karar verilen durumlarda mutlaka şikayet dilekçesinin karşı tarafa tebliğini bildirmiştir……. 

 

Gönderen:Av. Talih UYAR