HABERLER

🏠  Anasayfa  ➝  Haberler

Yeni Adli Yıl Törenle Açıldı

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

2016-2017 Adli Yılı 1 Eylül 2016 günü İzmir Adliyesi’nde yapılan törenle açıldı.

14:05 . 01 Eylül 2016

2016-2017 Adli Yılı 1 Eylül 2016 günü İzmir Adliyesi’nde yapılan törenle açıldı.

 

Atatürk Anıtı’na çelenk sunulması ve konuşmaların ardından İzmir Barosu Resim Grubu’nun eserlerinden oluşan serginin açılışı yapıldı. Ardından İzmir Adliyesi 4. Kat Baro Birimi’nde bir kokteyl gerçekleştirildi. Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan kokteyl sırasında işaret dili eğitimlerini tamamlayan meslektaşlarımıza sertifikalarını verdi. Ayrıca İzmir’de düzenlenen şirketler ve kurumlar arası Basketbol Ligi Şampiyonluk Kupasını kazanan İzmir Barosu Basketbol Takımı, şampiyonluk kupasını Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan’a teslim ettiler

 

Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan’ın Adli Yıl Açılış konuşmasını aşağıda okuyabilirsiniz.

 

Saygıdeğer meslektaşlarım, Başsavcım, Adli ve İdari Komisyon Başkanlarım, Bölge Adliyeleri Başsavcım ve hukuk için emek verenler

 

Sizi İzmir Barosu adına saygıyla selamlıyorum.

 

2016-2017 adli yılının, tüm avukat, hakim ve savcı meslektaşlarıma, yargı çalışanlarına ve adalet arayışında olan tüm yurttaşlarımıza faydalı olmasını diliyorum.

 

Saygıdeğer Hukukçular ve yargı çalışanları;

 

Öncelikle vatanımızın birliği ve Milletimizin bağımsızlığı uğruna verilen mücadelenin kazanıldığı 30 Ağustos zaferinin yıldönümünde, Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü, silah arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşımızın tüm kahramanlarını, kanlarıyla, canlarıyla bu toprakları vatan yapan Aziz Şehitlerimizi, ve  Gazilerimizi rahmet, saygı ve minnetle anıyorum.

 

Değerli hukukçular ve hukuk emekçileri,

 

Bugün, konuşmama tüm meslektaşlarım ve hatta tüm vatandaşlarımız adına gerekirse çığlık atarak başlamak istiyorum: “Teröre HAYIR, darbeye HAYIR, emperyalizme HAYIR, demokrasiye, hukuk devletine, yargı bağımsızlığına EVET!”


Özellikle son dönemlerde, ülkemizde yaşanan ve bir kısım terör örgütleri eliyle ülkemizin bütünlüğüne ve demokrasimize yönelik yapılan darbe/kalkışma girişimi ve akabinde ilan edilen olağanüstü hal durumu maalesef ki yargıyı da sekteye uğratmış ve birçok vatandaşımızın adalete olan inancını sarsmıştır. Devlet içinde günden güne gelişen illegal yapılaşmayı ve bu yapının büyüklüğünü hayretler içinde gördük. Biz biliyoruz ki bu yapılaşma elbette ki bir günde kendiliğinden oluşmamış, siyaset kurumlarımızın geçmiş yıllardaki hataları bugün bu örgüte, ülkemize karşı darbe yapabilme cüreti vermiştir. Hiçbir hukukçu ve aklı başına hiçbir makul kişi darbeyi destekleyemez. Yapılmaya çalışılan darbe ülkemizin bütünlüğüne, cumhuriyetimize, demokrasimize ve aslen her birimizin siyasi iradesine yöneliktir. Çok farklı siyasi düşüncelerde olabilir, farklı siyasi partileri destekleyebiliriz. Zaten çok partili rejimin amacı bu, farklı kararlarla ortak akılda buluşmaktır. Ancak hiçbir kişi ya da örgüt hiçbir vatandaşımızın iradesine ipotek koyamaz. Darbe hiçbir hukuk kuralı ve adalet anlayışı ile bağdaşmaz, bağdaşamaz.

 

Toplumumuzdaki genel yanılgı bir darbenin ancak tankla, top ve tüfekle yapılacağı düşüncesidir. Oysa vatandaşlarımızın siyasi iradesine yönelik her hareket aslen bir darbedir.  Biz İzmir Barosu olarak darbenin, hukuksuzluğun her türlüsüne karşıyız. Meşru müdafaa ve zorunluluk hali haricinde hiçbir suç bir başka suçun işlenmesini meşru kılamaz. Kaldı ki meşru müdafaa ve zorunluluk halinde dahi oranlılık ilkesi esastır. İşlenen suçun cezasını verecek tek makam bağımsız Türk Mahkemeleridir.

 

Bugün, bahsi geçen yapıya mensup kişilerin tespiti esnasında kurunun yanında yaş da yanmakta, birçok vatandaşımız haksız yere görevlerinden uzaklaştırılmakta ve “darbeci” yaftası ile karşı karşıya kalmaktadır. Adaletin pamuk ipliğine bağlı olduğu bu dönem kesinlikle bir sürek avına dönmemeli, dönüştürülmemelidir. Soruşturma ve kovuşturma evreleri makul süreler içerisinde sonuçlandırılmalıdır.

 

 

Değerli hukukçular,

Saygıdeğer meslektaşlarım;

 

Adaletsiz millet, avukatsız adalet olmaz. Yaptığımız meslek, savunmanın yapı taşı, adaletin teminatıdır. Mesleğimize yönelik yapılan her türlü saldırı, karalama bilinmelidir ki aslen savunma hakkınadır kişi hak ve özgürlüklerinedir. Oysa biliyoruz ki savunma hakkı kutsaldır, bizim mesleğimiz kutsaldır. Bir gün herkesin adalete ihtiyacı olacaktır ve o gün adalet arayıcıları yine biz avukatlar olacağız. Daha önceleri Ergenekon, Balyoz, Şike ve Askeri Casusluk davalarında olduğu gibi taraflı hakim ve savcılar avukatlara karşı cephe almışlar ve hatta duruşma salonlarında polislere saldırtmışlardır. Bugün bu eylemlerin ne kadar yanlış olduğunu o hakimlerin terör örgütü suçlaması ile haklarında soruşturma açılması ile görmekteyiz.

 

Ancak yakın tarihimizde yaşanan bu olaylardan maalesef ders çıkarmamışız ki bu günde aynı anlayış devam etmekte Kolluk kuvvetlerinin meslektaşlarımıza karşı saygısızca davranışlarına her gün tanık olmakta şikayetler almaktayız. Toplumdaki Hukuk olgusu Pardonlar la, Özür dileriz lerle, Aldatıldık, yanıldık, gibi ifadelerle düzenlenemez, Hukuk uzun perspektiflerle organize edilen saygın bir disiplindir. Bu nedenlerledir ki Hukukçular da saygın kişilerdir.

 

Maalesef ki, OHAL’den sonra meslektaşlarımıza görevleri sırasında çıkartılan zorluklar ve hiçbir mantıkla açıklanamayan davranışlar kabul edilemez. Cezaevleri önünde uzun süre içeri girmek için bekletilen meslektaşlarımız veya görevli eşliğinde yapılan görüşmeler ve avukatın tuttuğu notlara dahi el koymalara varan davranışları kesinlikle kabul etmiyor ve hukuka vurulan en büyük darbe olarak kabul ediyoruz. Bu uygulamalara karşı önlem alınmadığı takdirde daha ciddi eylemler içerisine gireceğimizi açıkça bildiririm.

 

Molierac’ın ünlü ve anlamlı satırların bir bölümünü yeniden hatırlatmak isterim;

 

. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!

 

Değerli hukukçular,

 

Anayasamızın 2. Maddesi “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Şeklindedir. Hukuk devletinin en temel unsuru ise yargı bağımsızlığıdır. Türk yargısı hiçbir kişi, kurum ve/veya gruptan emir/talimat almaz, alamaz. Türk yargısı bağımsızdır, yargılama doğal yargıç ilkesi esas alınarak yapılır ve karar mercii sadece bağımsız Türk Mahkemeleridir.

 

Yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığının da zorunlu bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Üç temel erk olan yasama, yürütme ve yargı erki birbirlerine karşı bağımsızdır. Hiçbir yargı kararı yasama ve/veya yürütme erkleri tarafından denetlenemezken, bu iki erkin kararlarının yargı erkince denetlenmesi kişi temel hak ve özgürlükler açısından en büyük güvenceyi oluştur­maktadır.

 

Burada önemle belirtmek istiyorum ki, 2016-2017 Adli Yıl Açılış töreninin Ankara’da Beştepe’de Cumhurbaşkanlığı külliyesinde yapılmasının kuvvetler ayrılığı ilkesi ile bağdaşmayacağını ve yargının bağımsızlığını zedeleyeceğini bir kez daha belirtmek isterim

 

 

Saygıdeğer meslektaşlarım ve hukuk emekçileri;

 

Bugün, yargı adına ve toplum için en önemli günlerden biri 2016-2017 Adli Yılı açılışının ilk günü aynı zamanda Dünya Barış Günü. Bu günden sonra ülkemizde de barışın gelmesini huzur ve hukuk düzeni ortamının sağlanmasını diler tüm insanlığın barış gününü kutlarım

 

Konuşmamı, ilke ve inkılâpları ışığında, hak ve adaleti savunacağımız ve sayesinde nice aydınlık günler göreceğimiz Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün o çok anlamlı sözü ile bitiriyor, bugün, burada sizlerin karşısında bu sözü yinelemekten onur ve gurur duyuyorum.

 

“Yurtta Barış, Dünyada Barış!”

 

Saygılarımla.