HABERLER

🏠  Anasayfa  ➝  Haberler

Yeni Adli Yıl Törenle Açıldı

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

Yeni adli yıl dönemi İzmir Adliyesi’nde yapılan törenle açıldı.

18:40 . 05 Eylül 2017

Yeni adli yıl dönemi İzmir Adliyesi’nde yapılan törenle açıldı. Bayraklı Adliyesi’nde düzenlenen törene İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru, Adalet Komisyonu Başkanı İbrahim Korkmaz, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Ali Telli, avukatlar, hakim, savcı ve adliye çalışanları katıldı. Atatürk Anıtına çelenk bırakılmasının ardından saygı duruşu gerçekleştirildi ve İstiklal Marşımız okundu.

 

Törende ilk olarak konuşan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY terör örgütü tarafından parlamenter sisteme, sivil siyasete ve demokratik rejime yönelik darbe girişiminin büyük bedeller ödenerek bertaraf edildiğini ifade ederek, “seçilmiş sivil siyasete dönük bu ve benzeri darbe teşebbüsleri karşısında demokratik düzene sahip çıkılmıştır” dedi. Bununla birlikte darbe girişimi sonrasında başlayan OHAL-KHK süreçlerinin giderek demokrasinin alternatifi olacak bir ‘özel rejime’ dönüştüğünü ifade eden Av. Aydın Özcan bu durumun son derece kaygı verici bir noktaya geldiğini ifade etti. OHAL ilanından bu yana çıkarılan her KHK ile savunma makamının haklarının biraz daha kısıtlandığını söyleyen Özcan “Bugün, cezaevi görüşmelerinden, dosya incelemeye kadar uzanan bir dizi hukuksuzluk, kanun hükmünde olsa da hukuk hükmünde olmayan KHK'larla uygulamaya taşınmaktadır” dedi. Sözlerini Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önderimiz, büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ün  “istiklal, istikbal, hürriyet, her şey adaletle kaimdir” sözleri ile bitiren Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan’ın konuşmasının tamamını aşağıda okuyabilirsiniz.

 

Yapılan açılış konuşmalarının ardından İzmir Barosu Resim Grubu tarafından hazırlanan serginin açılışı yapıldı.

 

Sergi açılışının ardından İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, Başkan Yardımcısı Av. Mustafa Çetin, Genel Sekreter Av. İlke Erol, Sayman Av. Muammer Erçoban, Yönetim Kurulu üyeleri Av. Nilay Ertem Durlu, Av. Seyide Uludağ ve Av. Betül Harmanşah İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru’yu ziyaret ettiler. 

 

Ardından ise İzmir Barosu’nun İzmir Adliyesi’nde bulunan biriminde bir kokteyl ve müzik dinletisi gerçekleştirildi.

 

Kokteyl öncesinde de kısa bir konuşma yapan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, “ülkemizin KHK’lerle değil, çağdaş, evrensel boyutlarda hukuk normları ile yönetilmesini istiyoruz. TBMM’nin çalıştırılarak yasaların Meclis’ten çıkarılmasını istiyor, KHK’lerle mesleğimize karşı vurulan darbeyi asla kabul etmiyoruz. Bunun için de her türlü mücadeleyi vereceğimizi bilmenizi istiyorum. Tabii ki biz bu mücadeleyi sadece İzmir Barosu Yönetim Kurulu olarak değil, bütün meslektaşlarımızla birlikte vereceğiz. Yeni adli yılda da İzmir Barosu olarak ülkemizin hızla hukukun üstünlüğünden yana, yargı bağımsızlığından yana, evrensel standartlara ulaşması için mücadele vereceğiz” dedi.

 

Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan’ın Adli Yıl Açılış Töreni’nde yapmış olduğu konuşmanın tamamı ise şöyle:

 

İzmir; 05.09.2017

Savunma mesleğinin yılmaz temsilcileri çok değerli meslektaşlarım,

 

Sayın Cumhuriyet Başsavcım;

 

Sayın Adalet Komisyonu Başkanım,

 

Sayın Bölge Adliye Mahkemesi Başkanım;

 

Sayın Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcım;

 

Sayın Bölge İdare Mahkemesi Başkanım;

 

Sizi İzmir Barosu adına saygıyla selamlıyorum.

 

2017-2018 adli yılının, avukat, hâkim ve savcı meslektaşlarıma, yargı çalışanlarına ve adalet arayışında olan tüm yurttaşlarımıza faydalı olmasını diliyorum.

 

Sayın Meslektaşlarım, Sayın Yargı Çalışanları,

 

Vatanın haksızca ve alçakça işgalinin sona erdiği tarihimizin dönüm noktalarından biri olan 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutluyor, bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi borçlu olduğumuz Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını minnetle anıyorum. Atatürk ve silah arkadaşlarının Türk Milletine bıraktıkları en büyük miras ve vazgeçilmezin Cumhuriyet olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim.

 

19 Mayıs 1919’da Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak başlattığı milli mücadele, 29 Ekim 1923 tarihinde taçlanarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuştur. Atatürk “Türk Milletinin karakterine ve adaletine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir, Cumhuriyet; düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller ister” demek sureti ile ancak temel hak ve özgürlüklerinin esas alınıp hayata geçirildiği demokratik hukuk devletinde cumhuriyetin var olacağını işaret etmiştir. Bu topraklarda barış ve kardeşlik duygusu içerisinde asırlardır birlikte yaşayan, ülkenin bağımsızlığı ve kurtuluşu için birlikte omuz omuza kanı, canı pahasına mücadele ederek bir millet oluşturan bu halk, rejim değişikliği söylemleri karşısında, yine aynı duygularla, bu çok zor koşullarda kurulmuş bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devletini koruyup, kollayarak, ülkenin birlik ve bütünlüğünü her şeyin üzerinde tutacaktır.

 

 

İnsanlığın ve çağdaş toplumların katılımcı, çoğulcu demokrasi yanında ulaştığı en önemli aşama hukukun üstünlüğünün egemen olduğu, insan hak ve özgürlüklerine dayanan hukuk devletidir. Hukuk devleti ilkesi, demokratik yöntemlerle yönetimi elde eden yöneticilerin de yönetilenler gibi kendilerini hukukla bağlı olmasını öngörür.

 

15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY Terör örgütü tarafından parlamenter sistem, sivil siyaset ve demokratik rejime yönelik darbe kalkışması yapılmış olup, darbe girişimi büyük bedeller ödenerek bertaraf edilmiştir. Seçilmiş sivil siyasete dönük bu ve benzeri darbe teşebbüsleri karşısında durulmuş, demokratik düzene sahip çıkılmıştır.

 

Ancak 15 Temmuz darbe girişimin ardından OHAL-KHK süreçlerinin, giderek demokrasinin alternatifi olacak bir "özel rejime" dönüşmüş olması, son derece kaygı ile değerlendirilen bir noktaya gelmiştir. Yargı mensuplarının güvenceden yoksun kılınması, baskılardan sonuç alınmasını sağlayan kararların verilmesine neden olmaktadır. Bu durum halkın adalet arayışını ve kurumlara güvenini ciddi olarak etkilemektedir. 

 

Baro Başkanları toplantısı sonuç bildirgesinde de tarihe not düştüğümüz üzere; ülkemizde fiilen yaşanan OHAL-KHK rejimi savunma mesleği olan avukatlığı ciddi biçimde yaralamaktadır. OHAL ilanından bu yana, savunmaya getirilen kısıtlamalar, her KHK ile savunma makamının haklarını daha da daraltılmıştır. Bugün, cezaevi görüşmelerinden, dosya incelemeye kadar uzanan bir dizi hukuksuzluk, kanun hükmünde olsa da hukuk hükmünde olmayan KHK'larla uygulamaya taşınmaktadır. Savunmanın temsilcisi olan avukatlar hukuk devletinin taşıyıcısı ve teminatı olup adalete güvenin olmazsa olmaz koşullarındandır. Yargı bağımsızlığını ve hukuk devleti ilkelerini yok sayar, avukatlık mesleğinin saygınlığına, onuruna, bağımsızlığına yönelik olumsuz bu uygulama ve çalışmalar karşısında Baromuzun, hukuktan aldığı güçle mücadele edeceği konusunda kimsenin tereddüdü bulunmasın. Bilinmelidir ki; toplumlarda en büyük güveni, her şeyin sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği inancı sağlar. Ve “Hukuk bir gün herkese lazım olur…”

 

Kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu tespit etmek ve suçlu görülenlere yasaların öngördüğü yaptırımları uygulamak yargıya ait bir görevdir.

 

Herkesin, hukuk devleti olmanın doğal sonucu olan bu kurala saygılı olması gerekir.

 

Dilerim ki, mümkün olan en kısa sürede, hukuki süreç içinde, yanlışlar doğrular birbirine karıştırılmadan, hukuk siyasallaştırılmadan, yargılama tamamlanarak, gerçek ve doğru bir çözüme ulaşılır, gerçek suçlular cezalandırılır. Böylece hukuk devleti olmanın hukukun üstünlüğü ilkesinin anlamı bir kez daha ortaya konulmuş olur.

 

Sayın Meslektaşlarım, Sayın Yargı Çalışanları,

 

İnsanlık tarihi hukukla sınırlanmamış bir yönetimin bireyler için büyük bir tehdit haline geldiğine pek çok defa tanıklık etmiştir. Hukukun bu sınırlayıcı işlevinin tek güvencesi kuvvetler ayrılığı ve bunun doğal sonucu olan yargı bağımsızlığıdır. Denetim ve denge sisteminin en önemli sacayaklarından biri olan bağımsız yargı da, demokratik sistemlerde bireylerin hak ve özgürlüklerinin çoğunluğun tahakkümüne karşı en büyük güvencesidir.

 

Yürütmenin etkisi altında olan bir yargının, keyfi ve hukuka aykırı eylem ve işlemlere karşı gerçek bir denetim ifa etmesi beklenemez. Böyle bir sistemde hiç kimsenin hak ve özgürlüklerinin koruma altında olduğu da söylenemez.

 

Lâiklik, yarım yüzyıldan beri siyasal ve hukuksal bakımdan Türkiye Cumhuriyetinin temel unsudur; Anayasal bir gerçektir.

 

Laiklik her şeyden önce bir toplumsal barış ilkesi ve Ulusumuzun birleştirici harcıdır.

 

Anayasa'nın 2. maddesinde devletin laik olduğu belirtilmiş, 4. maddesinde ise bu niteliğin değişmezliği vurgulanmıştır. Ayrıca Anayasa'da laiklik, devletin temel niteliği olarak kabul edilmiştir.

 

Çeşitli din ve mezhep inanışlarının bulunduğu ülkelerde, milli birliği, üniter devlet yapısını koruma konusunda laiklik çok önem taşımaktadır.

 

Ülkemizde de milli birliğin, tek millet, üniter devlet ilkesinin en önemli güvencesi Laik Cumhuriyet olmuştur.

 

İzmir Barosu olarak; her zaman ve her yerde bağımsız yargıyı, hukukun üstünlüğünü savunacağımızın ve adaletin terazisinin güçlüden değil haklıdan yana olduğu bir Türkiye için mücadelemizi devam ettireceğimizin bilinmesini isteriz.

 

 

2017/2018 adli yılın; demokratik hak ve özgürlüklerin toplumun tüm bireyleri için geçerli olduğu, hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının hayata geçtiği, kadına, çocuğa, LGBTİ bireylere, sığınmacılara, doğaya yönelik ayrımcılığın ve şiddetin sona erdiği barış içinde emekten ve adaletten yana bir çalışma dönemi diler, fedakârca görev yapan avukat, hâkim ve savcı tüm yargı mensuplarına, adalet arayışında olan tüm yurttaşlara başarılar diler, Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önderimiz, büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri ile konuşmamı sonlandırmak istiyorum;

 

 “istiklal, istikbal, hürriyet, her şey adaletle kaimdir”

 

Saygılarımla.

 

 

                                                                                                      Av.Aydın ÖZCAN

İzmir Barosu Başkanı